Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 30 Ağustos’ta taban maaş ve güvenceli çalışma taleplerini duyurabilmek için Türkiye Özel Okullar Derneği’nin (TÖZOK) önünde basın açıklaması yapmak istedi.
Basın açıklamasını yapamadan polis müdahalesi ile karşılaşan öğretmenlerin 26’sı ters kelepçe ile gözaltına alındı.
Türkiye’de özel eğitim kurumlarında çalışan eğitimcilerin maaşı büyük oranda ya asgari ücret ya da asgari ücretin biraz üzerinde seyrediyor.
Sendika, özel okul öğretmenlerinin ortalama 15-18 bin lira maaşla, 1 yıllık süreli sözleşmelerle ve yoğun mobbing altında çalışmak zorunda kaldığını söylüyor.
Özel sektör öğretmenleri, kamudaki öğretmenlerle aynı maaşı almalarını güvence altına alan “taban maaş” düzenlemesinin geri gelmesini talep ediyor.
Pek çok kurs ve dershanede öğretmenler 10 aylık ‘mevsimlik’ sözleşmeler imzalarken, 600 binin üzerinde atanamamış öğretmenin sırada beklediği sektörde bir şekilde iş bulabilenler bile, kendisini çaresiz hissediyor.
Özel sektördeki bazı öğretmenler ‘depo sorumlusu, büro çalışanı’ şeklinde atanırken, elden maaş verme ve sigortayı eksik yatırma gibi yöntemler de oldukça yaygın.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası İstanbul İl Temsilcisi Evin Turgut, “Şu an özel sektörde çalışan bir öğretmen ortalama maksimum 18 bin alıyor ama bu en iyi örnek. Ben 18 bin bile almıyorum mesela. Çoğunlukla asgari ücret veya bir tık üstüne çalıştırılıyoruz” diyor.
Özel okul öğretmenleri büyük ölçüde uzun çalışma saatleri ve iş tanımı dışındaki ‘angarya’ işlere mahkûm edildiklerini söylüyor.
Geçinmek için özel ders vermek ya da yaz aylarında başka işler yapmak zorunda kaldıklarını söyleyen Turgut, oldukça karanlık bir tablo çiziyor:
“Tatil yapmak bizler için hayal. Ben kredi kartı ve borçlarla yaşıyorum, kiramı bile zar zor ödüyor ve ay sonunu düşünmekten başka bir şeye odaklanamıyorum."
"Her şeyden kısıyoruz. Yetmezmiş gibi iş görüşmelerinde patronlardan bununla ilgili tavsiyeler de alıyoruz; geçinmek için evlenmemiz ya da ev arkadaşı almamız gibi.”
“Taban maaş, yani kamudaki meslektaşlarımız ile aynı özlük haklarına ve maaşa sahip olmak istiyoruz."
Özel okul işverenleri ise maliyet artışları sebebiyle öğretmenlerin kamudaki eşdeğerleriyle aynı maaşı almasını öngören “taban maaş” uygulamasının mümkün olmadığını düşünüyor.
BBC Türkçe’ye konuşan Özel Okullar Derneği Başkanı Zafer Öztürk, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından özel okulların eğitim ücretine geçen yıl maksimum %36, bu yıl maksimumum %65 zam sınırı getirildiğini hatırlatıyor:
“Kamudaki öğretmenlerin vergi payı ile özel okullardaki öğretmenlerin işverene vergi payı arasında %25’lik bir fark var. Bununla birlikte üzerimizde başkaca vergilerin ciddi yükü var."
“Öğretmenlerin taban maaş beklentisini karşılamak için, aradaki bu vergi farkını giderecek yeni düzenlemeler gerekiyor. Aksi halde, Türkiye’de okulların büyük çoğunluğunu bu şekilde batırırsınız, kapatırsınız.”
“Son iki senede enflasyon çok daha yukarıdayken, maliyetler %400-600’ler civarındayken, bizim okul ücretlerimize zam sınırı getirildi. 1,5 sene önce 2.500 TL olan asgari ücret şu anda 11 bin 500 lira.”
Öztürk, buna rağmen TÖZOK bünyesindeki okulların hiçbirinde öğretmenlerin kamudaki eşdeğerlerinden daha az maaş almadığını savunuyor.
Öğretmenlere ters kelepçeyle gözaltı
TÖZOK önünde basın açıklaması yapmak isteyen öğretmenlerin 30 Ağustos’ta ters kelepçe ile gözaltına alınması kamuoyunda çokça eleştiriye sebep oldu.
BBC Türkçe’ye konuşan öğretmenler, saatlerce ters kelepçeyle tutulduklarını ve kelepçelerin hastanede kendi ısrarları sonucu çıkarıldığını söyledi.
Turgut, “Araçta tüm ısrarlarımıza rağmen kelepçeler açılmadı. Bileklerimiz kızarıp, morarmaya başladı. Gözaltına alınırken de darp edildik. Çemberin içinde bir polisin tekmelerine maruz kaldım ve yine gözaltına alınırken üstümdeki önlük yırtıldı” diyerek anlatıyor.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, görece yeni bir sendika.
Covid-19 döneminde okullarda artan hak ihlalleri, sendikanın kurulma sürecini hızlandırdı.
Turgut, öğretmenleri sendikal mücadeleye ve eylemlere iten bazı sebepleri şöyle açıklıyor:
“Dönem başında sözleşmemiz ile istifamız da önümüze koyuluyor ki patronlar hem yaz maaşı vermesin hem de kıdem tazminatımız yansın. Hâl böyle iken işsizlik maaşına başvurmak da hayal oluyor.
“Ek ders, nöbet, hafta sonu görevlendirmelerinde ücret ödeyen kurum sayısı oldukça az. Tatil haklarımız gasp ediliyor, resmî tatillerde, ara tatillerde, sömestr ve yaz tatillerinde takviye kurs adı altında çalıştırılıyoruz.”
“Çoğu okulda angarya iş yaptırılıyor; veli aramaları, okulun tanıtımı için broşür dağıtma, evrak işleri gibi... Bunları yapmayı reddeden öğretmenler için hukuksuz bir şekilde işten atılmak sürpriz olmuyor.”
“Dönem sonunda da işten çıkarılan ya da sözleşmesi yenilenmeyen öğretmenler istifaya zorlanıyor ve imzalamak istemeyen öğretmenler patronlar tarafından; bir daha iş bulamamak, kötü referans olmak, içerdeki haklarını vermemekle tehdit ediliyor.”
Özel okullardaki öğrencilerin yıllık eğitim, yemek, servis ya da kırtasiye ücretlerine yansıyan zamların aynı oranda öğretmen maaşlarına yansıdığını söylemek ise oldukça güç.
"Bu yıl zor geçecek"
Bu eğitim öğretim yılının sektör açısından “zor bir yıl” olacağını söyleyen Öztürk, özel okullara kamu desteğinin artması gerektiğini değerlendiriyor.
“Maliyetler korkunç boyutlarda. Okullar şu anda borç arıyorlar, kredi bulmaya çalışıyorlar. Devlet Kredi Garanti Fonu’ndan özel okullar için 10 milyar TL’lik bir bütçe ayrıldığı ifade edilmişti, henüz 1 lira alan okul olmadı, sadece sözde kaldı.”
Öztürk, 26 yıldır ilk kez bu yıl okulunu kapatmayı düşündüğünü söylüyor:
“Ne yazık ki birçok haksızlığa uğrayan öğretmen olduğunu ben de biliyorum. Bu sektörün çok yanlışları da var. Eğitim sektörüne hiç girmemesi gereken aktörler, müteahhitler vb. sektöre girdi.”
“Biz 5 sene öncesine kadar öğretmenlerimize, resmi okulların en az 2-3 katı üzerine maaş veriyorduk. Biz tekrar bunu arzu ediyoruz ama bize getirilen zam kısıtlamalarıyla bunları yapmamız mümkün değil.”
Turgut ise öğretmenlerin taban maaş hakkında ısrarcı olacaklarını söylüyor:
“Bizler zengin yatırımcılara, para babalarına peşkeş çekilen kurumlarda insanca olmayan şartlarda emeği sömürülen, itibarsızlaştırılan öğretmenleriz. Tek derdimiz ay sonunu düşünmeden ders vermek."
Özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler için sorunların ayyuka çıkması pandemi süreciyle başladı ve akabinde ekonomik krizle derinleşti.
Enflasyonla birlikte çoğu özel eğitim kurumu artan maliyetleri velilere zam olarak yansıtırken, öğretmenlerin maaşına ise cüzi artışlar yapıldığı görüldü.
Kamuda öğretmenlerin haftalık çalışma saatleri 15 zorunlu + 15 ek ders olarak maksimum 30 saat olarak tanımlanmışken, özel eğitim kurumlarında öğretmenler çok daha düşük ücretlere haftada 40-60 saat derse girebiliyor.
Öğretmenlerle yapılan sözleşmelerin süresi ise kurumdan kuruma farklılık gösteriyor.
Fakat yaygın uygulama, öğretmenlerin neredeyse her eğitim öğretim yılı sonunda ‘kovulma ya da sözleşmesinin yenilenmemesi’ riskiyle karşı karşıya kalması şeklinde sonuçlanıyor.
FUNDANUR ÖZTÜRK / BBC TÜRKÇE