Okullar ne kadar temiz?
"Okula hazırlık için velilere WhatsApp'tan gönderdiğimiz listelere bakarsanız, kağıt havlu ve ıslak mendil görürsünüz. Sabun ya da tuvalet kağıdı sıkıntısı olmuyor ama çocuklar ellerini yıkadıktan sonra sınıfta kurulansınlar diye ihtiyaç oluyor. Olmadığında biz kendimiz de alıyoruz."

BBC Türkçe'ye konuşan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir öğretmen, okullarında hijyen sağlama çabalarını böyle anlatıyor.
"Oldukça küçük" bir okulda çalıştıkları için hijyen sorunu yaşamadıklarını söylüyor.
"Ama geçmişte çalıştığım İzmir gibi büyükşehirlerde durum böyle değildi" diye ekliyor.
BBC Türkçe'ye konuşan bir başka öğretmen, yaklaşık 1400 öğrencinin kayıtlı olduğu okullarında dört temizlik personelinin görev yaptığını söylüyor.
"Sayı az elbette ama birçok okula göre iyi durumdayız" diye ekliyor.
Aynı okuldan bir başka öğretmen, okullarında çocuklara çoğunlukla tuvalet kağıdı verilmediğini söylüyor.
Türkiye'de milyonlarca öğrenci için yaz tatili ardından ders zili bugün çalıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan uzmanlar okullarda "hijyen sorunun artarak devam ettiğini" söylüyor.
Milli Eğitim Bakanlığı geçen eylülde yaptığı açıklamalarda okullarda temizlik sorunu olduğunu reddetmişti.
Bakanlık, bazı okullarda öğretmenlerin ya da velilerin dönüşümlü olarak sınıfları temizlemek zorunda kaldığına dair haberleri "siyasi şov" diye nitelendirmişti:
"Türkiye genelinde 'okullarda temizlik sorunu varmış gibi' gösterilerek ihtiyaç veya talep olmadığı hâlde ve usullere aykırı bir biçimde okullarımıza temizlik personeli ve malzemesi gönderilmek suretiyle algı operasyonu yapılmaya çalışılmaktadır" ifadelerini kullanmıştı.
Okullarda kaç temizlik görevlisi var?
Milli Eğitim Bakanlığı'nın Eylül 2024'te açıkladığı verilere göre, Türkiye genelinde 60 binden fazla devlet okulunda temizlik işlerini yürüten kişi sayısının önceki yıllarda 110 binken bugün 143 binin üzerine çıkarıldı.
Bunların 50 bine yakınını kadrolu olanlar oluşturuyordu.
30 bini Toplum Yararına Program (TYP), 64 bine yakını da İşgücü Uyum Programı (İUP) kapsamında alınan geçici statüdeki görevlilerdi.
İşgücü Uyum Programı kapsamında 120 bin yarı zamanlı personelin alınması öngörülüyordu.
Ancak programa başvurular beklenen seviyede gerçekleşmedi ve personel temininde gecikme yaşandı.
MEB'e göre bazı okullarda yaşanan temizlik sorunu, personel temininde yaşanan bu gecikmeden kaynaklandı.
BBC Türkçe bu konuda güncel veriler için Milli Eğitim Bakanlığı'na ulaştı ancak henüz yanıt alamadı.
Geçici görevlendirmeler nasıl yapılıyor?
Bakanlık binlerce okulda temizlik işlerini desteklemek amacıyla geçici görevlendirmeler yapıyor.
İŞKUR'a göre Toplum Yararına Programlar için kadınlar, 35 yaş üzerindekiler ve eski hükümlüler gibi gruplar önceliklendiriliyor.
İşgücü Uyum Programı ise özel politika gerektiren gruplar başta olmak üzere işsizlere işgücü piyasasına geçişini sağlayacak bilgi, beceri, çalışma alışkanlığı ve disiplini kazandırmayı amaçlıyor.
İşgücü Uyum Programı ile ilgili Ağustos 2024'te yürürlüğe giren yeni bir düzenlemeyle temizlik personelinin çalışma koşulları değişti.
Personelin işteki ilk ayının ardından haftanın üç günü günde yedi buçuk saat çalışması ve asgari ücret yerine günlük yaklaşık bin TL cep harçlığı alması öngörülüyor.
Bu personelin çalıştığı günler emeklilik primine işlenmiyor.
Eğitim sendikaları geçici görevlendirmelerin okullarda hijyen sorunu çözmediği görüşünde.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Eğitim-Sen Eğitim Sekreteri Evrim Gülez önlemlerin okullarda hijyen sorununu "artırdığını" savunuyor:
"Geçici, güvencesiz, düşük ücretli personel politikası ne yazık ki bir emek sömürüsüdür. Bu uygulama hem çalışanları mağdur ediyor hem de okullarda temizlik hizmetinin sürekliliğini imkânsız hale getiriyor."
Gülez'e göre her okulun ihtiyacına göre "en az birkaç kadrolu yardımcı personel" olması gerekiyor.
"Ancak bugün binlerce okulda tek bir personel dahi bulunmuyor" diyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim - İş) Genel Başkanı Kadem Özbay da yardımcı personelin de okulun parçası olması gerektiğini söylüyor:
"Her okulun kendine ait bir kültürü vardır. Okuldaki temizlik personeli de memuru da öğretmeni de idaresinde o okulun kültürünü oluşturur. Muhatap olacakları kitle çocuklar olduğu için orada belli bir kriter aranması gerekir."
'Ne okulla ne öğrencilerle bağ kurabiliyorlar'
BBC Türkçe'ye konuşan öğretmenler de birçok okulda ihtiyacı karşılayacak kadar kadrolu personel olmadığını, temizlik işlerinin geçici görevliler tarafından yapıldığını anlatıyor.
Öğretmenlerden biri, "Ama geçici personelin çoğu en fazla altı ay çalışıyor. Ne okulla ne öğrencilerle bir bağ kurabiliyorlar, yüzeysel bir şekilde temizliği yapıp geçiyorlar" diyor.
"Mesela biz burada tuvaletlerde kullanılan paspaslarla koridor ve sınıflarda kullanılan paspasların ayrımına çok dikkat ediyoruz. Daha önce çalıştığım yerlerde genelde geçici görevliler bu gibi kurallara dikkat etmiyordu" diye anlatıyor.
'Yoksul bölgeler dezavantajlı'
BBC Türkçe'ye konuşan öğretmenler ve sendikalar, okulların bulunduğu konumun sosyo-ekonomik seviyesine göre temizlik konusunda dezavantajlar oluştuğunu söylüyor.
Kadem Özbay, okullarda hijyen malzemelerinin ya da personelin eksikliğinin, "okulun çevresindeki velilerin ekonomik durumuna bağlı olarak toplanan yardımlarla, bağışlarla kısmen çözülebildiğini" söylüyor.
Evrim Gülez ise, yoksul bölgelerin dezavantajlı durumda olduğunu belirtiyor:
"Özellikle yoksul bölgelerde öğrenciler sabun, tuvalet kâğıdı, dezenfektan gibi en temel ihtiyaçlara erişemiyor; kimi okullarda öğretmenler ve veliler kendi imkânlarıyla sınıf ve tuvalet temizliğini yapmak zorunda kalıyor."
Eğitim sendikaları hem "eşitsizliklerin giderilmesi" hem de "temizlik sorununun" çözümü için, tüm yardımcı hizmetli personel kadrolu olarak istihdam edilmesi gerektiğini savunuyor.
Öğretmenler okulların kendi bütçeleri dahilinde hijyen konusunda önlemler aldığını anlatıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan öğretmenlerden biri, okullarda kullanılan sabunların bazı çocuklarda egzama sorununu tetikleyebildiğini söylüyor.
"İdareciler ellerinde çok ciddi bir para olmadığı için mecburen bu paraya göre ürün alışverişi yapmak durumunda kalıyorlar. Ama bunun bazen böyle sonuçları oluyor" diyor.
Sendikalar, sorunun çözümü için, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin artırılması konusunda hemfikir görünüyor.
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, "Personel ya da öğrenci sayısına bakarsak bütçe olarak yüksek görünebilir. Ama ihtiyaçlar açıdan baktığımızda yetersizliği çok net ortada" diye ekliyor.
Merve Kara Kaşka