Karar Gazetesinden OĞUZ BAKIR'ın haberi
Batılı ülkelerde öğretmenler rahat yaşam eşiğinin üstünde tutuluyor, Türkiye'de sorunlar katlanıyor. Eğitimciler 'Ay sonunu nasıl getiririz' hesabı yaparken hazırlık ödeneğindeki artış tepki çekti. Yüzde 80 enflasyonda harcırahın yüzde 5 arttığını kaydeden eğitimci Özgür Bozdoğan "Okul yöneticileri gelir için eski kitapları toplayıp sattı" iddiasında bulundu. Hükümetin 'müjde' diye nitelediği Öğretmenlik Meslek Kanunu'na tepkiler de arttı.
ÖMK’DA GÖRÜŞ ALINMADI, ÖĞRETMENLER AYRIŞTIRILDI, YENİ SORUNLAR EKLENDİ
Eğitim-İş Başkanı Kadem Özbay: * Öğretmen kanunu, öğretmene sorulmadan çıkarıldı. * Hukuksuz kanun ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesiyle çelişiyor. Öğretmenler bölünüyor.
Özgür Eğitim Sen Başkanı Abdulbaki Değer: * Seçim gözetilerek hazırlanan düzenlemede Adaylık Değerlendirme Komisyonu’nun adayları hangi kriterlere göre değerlendireceği belirsiz. * Sözleşmeli öğretmenlik ise bırakın kaldırılmayı kanunla tahkim ediliyor.
İŞTE ÇÖZÜM BEKLEYEN ASIL SORUNLAR
> Gelirde özel okulun dezavantajı kapatılmalı.
> Sözleşme, mülakat bitmeli, liyakat gözetilmeli.
> Maaşlarda hakkaniyetli iyileştirme yapılmalı.
> Öğretmene hak ettiği itibarı kazandırılmalı.
ÖĞRETMENLERİ BİR DİNLEYEN YOK MU!
Ay sonu hesabı yapan, itibarı zedelenen öğretmenlerin Öğretmenlik Meslek Kanunu’na dönük tepkileri de karşılık bulmuyor. Özgür Eğitim Sen Genel Başkanı Abdulbaki Değer ‘Haklara, atamalara ilişkin sorunlar olduğu haliyle bırakılmış. Sözleşmeli öğretmenlik tahkim edilmiş’ dedi. Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Özbay da ‘Bu kanun hukuksuzdur çünkü her öğretmen uzmandır’ tepkisini gösterdi.
Şubat ayında yasalaşan Öğretmenlik Meslek Kanunu’na (ÖMK) eğitimcilerin itirazı devam ediyor. Ekonomik krizle geçim derdi artan, itibarı dibe vuran öğretmenler şimdi de apar topar geçirilen meslek kanununa karşı ses yükseltiyor. Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren önemli konuda kanun hazırlanırken, öğretmenlerin taleplerine kulak verilmediği, asıl sorunlar ıskalandığı itirazları sosyal medyada da gündem oldu. Öğretmenler #Öğretmenlerçözümistiyor etiketiyle Twitter’da kanuna yönelik eleştirileri ve önerilerini dile getirdiler.
Sınıf Öğretmeni Recep Gökçe, kanuna itiraz ederek #Öğretmenlerçözümistiyor etiketiyle öğretmenlerin taleplerini beş maddeyle şöyle dile getirdi: “ÖMK’nin TBMM’de yeniden görüşülmesini, kariyer Basamakları Sınavı’nın iptalini, ayrıştırılmadan huzurla okula gitmeyi, alım güçlerinin artırılmasını, ve daha fazla hakarete uğramadan itibarlarını geri istiyor.”
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun geri çekilmesi için 31 Ağustos’tan itibaren ülkenin çeşitli şehirlerinde “Öğretmene Saygı” eylemleri yapan Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, KARAR’a konuştu.“Tüm eğitim sistemini daha kötü hale getirecek olan bu öğretmenlik meslek kanunu tümden geri çekilmeli” diyen Özbay, Özbay, öğretmenlerin talepleri doğrultusunda yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Kanunun eğitimcilerden fikir alınmadan, “Saray’ın” talimatıyla ve ‘baştan savma’ şekilde hazırlandığını iddia eden Özbay, bu kanunun öğretmenlik mesleğine saldırı niteliği taşıdığını öne sürdü.
BU KANUN ADALETSİZDİR
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun öğretmenlerin sorunlarını görmezden geldiğini ve öğretmenlere yeni yükler bindirecek bir kanun olduğu için karşı çıktıklarını belirten Özbay, şöyle konuştu: “Bu kanun hukuksuzdur. Çünkü öğretmenliğin bir uzmanlık mesleği olduğunun altını çizen ilgili yasalarla çelişmektedir. Hukuksuzdur çünkü her öğretmen uzmandır ve uzmanlık belgesi de diplomasıdır. Hukuksuzdur çünkü hayata geçerse eşit işe eşit ücret ilkesi okullarda tamamen tarihe karışacaktır. Hukuksuzdur çünkü, hukukun temel ilkeleri gereğince kazanılmış haklar geri alınamaz. Nasıl bir gecede mühendislere artık teknikersiniz denemiyorsa, öğretmenlere de artık uzman değilsiniz denemez. Bu kanun adaletsizdir. Kanun zaten sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorize edilerek sömürülen öğretmenleri bu kez de uzman öğretmen, başöğretmen diye bölmeyi hedeflemektedir. Bu kanun tehlikelidir çünkü tahribatı sadece öğretmenlere değil tüm eğitim sistemine yönelik olacaktır.”
Öğretmenlerin taleplerini de dile getiren Özbay, “Öğretmenler Anayasal bir hak olan güvenceli istihdamla çalışıp, insanlık onuruna yaraşır ücretler almak istiyor. Modern köleliğin eğitimdeki adı olan sözleşmeli ve ücretli öğretmenliğin bitirilmesini istiyor. Kanunda öngörüldüğü üzere yeni ve keyfi olarak belirlenmiş şartlara ve kriterlere göre değil, kıdeme göre ücret artışı istiyor.” dedi.
HAKLARA İLİŞKİN BOYUT BIRAKILMIŞTIR
Özgür Eğitim Sen Genel Başkanı Abdulbaki Değer ise Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun tasarısının hazırlanmasında eğitimciler, sivil toplum örgütleri, sendikalar sürece dahil edilmediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Adaylık Kaldırma Sınavının (AKS) kaldırılması, öğretmen, uzman öğretmen, baş öğretmen şeklinde kariyer sisteminin ve 3600 ek göstergenin getirilmesini içeriyor. İkincisi bu kariyer basamaklarının onar yıllık periyotların ardından alınacak eğitime ve sınava bağlanmış olması ve söz konusu kariyer basamaklarının ücret dışında ne tür hak ve sorumlulukla donatıldığı hususudur. Sınav ve alınacak eğitim hususları (yüksek lisans ve doktora yapmak da dahil) getirecekleri ekonomik karşılık dolayısıyla motive edici olabilirler. Ancak bu motive ediciliğin öğretmen ve eğitim niteliği açısından katkı mı sunacağı yoksa zarar mı vereceği konusunda iyimser olmak zor görünüyor. Gelelim, üçüncü boyuta. Öğretmenlerin mesleklerine, mali ve özlük haklarına ilişkin yasal düzenlemeler bu kanuna aktarılmamış. Öğretmenlerin hakları, görev ve yetkileri, yetiştirilmeleri, atamaları, yer değiştirmeleri, yöneticilikleri gibi pek çok boyut olduğu haliyle bırakılmıştır.”
Özgür Eğitim Sen Genel Başkanı Değer, bu kanunun sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılması bir yana tahkim eden bir kanun olduğunu belirterek, “Kamu vicdanını yaralayan ve son Milli Eğitim Şurâ’sında kaldırılması tavsiye edilen mülakat da olduğu gibi bırakılıyor. Aynı ortamlarda aynı işi yapan ücretli öğretmenlerin hiç gündeme gelmediği ve özel öğretim kurumlarında çalışan yüzbinlerce öğretmenin statüsünün dışarıda bırakıldığı düzenleme sistematik emek sömürüsünü görmezden gelmekte ve öğretmenliğin statüsünün ve saygınlığı meselesinin bir bütün olduğunu bile fark edememektedir.” dedi.