Mehmet Fahri ÖZKAN - TBMM’de Bakanlıkların bütçeleri görüşülmeye devam ediyor. Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi ise yarın görüşülecek. Millî Eğitim bütçesinin güçlü olabilmesi için eğitim çalışanlarının beklentilerinin ve taleplerinin ciddiye alınmasının önemli olduğunu vurgulayan Türk-Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, sunulan bütçenin ihtiyaçlara tam anlamıyla yetemeyeceğini belirtti.
EĞİTİM YATIRIMLARINA AYRILAN PAY DEVEDE KULAK KALMAKTA
Milli Eğitim Bakanlığına yönelik ayrılan bütçenin 1 trilyon 451 milyar 715 milyon 540 bin TL olduğunu ifade eden Geylan, bu sunulan bütçenin yüzde 71’inin personel giderlerine ayrıldığını kaydetti. Geylan ayrıca, “Sosyal güvenlik devlet primi giderleri MEB bütçesinin yüzde 9’una, Mal ve hizmet alım giderleri MEB bütçesinin yüzde 8’ine, Sermaye giderleri MEB bütçesinin yüzde 9,73’üne, Sermaye transferleri MEB bütçesinin yüzde 0,03’üne, Cari transferler de MEB bütçesinin yüzde 2,15’ine tekabül etmektedir. Dolayısıyla aslında eğitim yatırımlarına ayrılan pay devede kulak kalmaktadır” dedi.
BÜTÇENİN YETERLİ OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ
Geçmiş yıllarda belirlenen bütçelere dikkat çeken Geylan, 2024 yılında MEB bütçesinin 2023 yılına göre yüzde 150,43 oranında arttığını vurgularken 2025 yılı için ise bu artışın yüzde 33,1 olduğunu kaydetti. Geylan, Eylül ayında revize edilen yıllık enflasyon hedefinin ise yüzde 41,5 olduğunu hatırlatarak, “Merkezi yönetim bütçesinden en büyük payı yine eğitime ayırıyoruz ifadesi doğru olmakla birlikte ne yazık ki bu oranın eğitime gerekli yatırımları yapmaya, öğretmen ve personel açığını karşılamaya, eğitimi ayağa kaldırmak için fiziki ve teknolojik alt yapıyı güçlendirmeye, araç ve materyalleri temin etmeye, donanımsal eksiklikleri gidermeye yeterli olmadığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
ÇOK DAHA AZ PERSONELE SAHİP KURUMLARIN BÜTÇELERİ MEB’TEN DAHA FAZLA ARTTI
Farklı kurumların bütçelerinde yapılan artışlara da dikkat çeken Geylan, “Bütçe oranlarını farklı kurumlarla karşılaştırdığımızda da bu tespitin gerçekliğini görebiliriz. Örnek vermek gerekirse; Avrupa Birliği Başkanlığı’nın bütçesi yüzde 46,27 oranında artırıldı. Devlet Arşivleri Başkanlığı’nın bütçesi yüzde 42 oranında artırıldı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün bütçesi yüzde 35,6 oranında artırıldı. Görüldüğü üzere 1 milyonun üzerinde personeli bulunan MEB’in bütçe artışı yüzde 33 oranında kalırken, çok daha az personele sahip kurumların bütçesi oransal olarak MEB’den çok daha fazla artış gösterdi” diye belirtti.
EĞİTİMİN İHTİYACI SÖZ KONUSU OLUNCA BÜTÇEDEN TASARRUF YAPILMAMALI
Var olan öğretmen açığına dikkat çeken Geylan, bu açığın ise ücretli öğretmenler ile kapatıldığını hatırlatarak, “Sendikamızın geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında yaptığı araştırmaya göre ücretli öğretmen sayısı 79 ilde 72 bin 723, norm kadro ihtiyacı da 101 bin 350’dir. 2024 yılında öğretmen ataması henüz yapılmadığından Eylül ayı itibariyle ihtiyaç daha da artmıştır. Bu noktada MEB’in öncelikli görevi öğretmen ihtiyacını gidermek ve bunun için de kadrolu atama yapmak olmalıdır. Ücretli öğretmen denilen kölelik anlayışı ile eğitimi ihya edemeyeceğiniz gibi, başarı sağlamanız da mümkün olmayacaktır. Ücretli, sözleşmeli ya da adı ne olursa olsun kadrolu dışında atama istemiyoruz. Ayrıca 2025 yılında atama sayısı en az 100 bin olmalıdır. MEB, bu konuda ısrarcı ve gayretli davranmalıdır. Eğitimin ihtiyacı söz konusu olduğunda kesinlikle bütçeden tasarruf yapılmamalıdır” dedi.
EĞİTİM ÇALIŞANLARININ MAAŞLARININ ERİMEMESİ SAĞLANMALIDIR
Öğretmenlerin maddi sorunlarına da değinen Geylan, “Ekim ayında 4 kişilik aile için açlık sınırı 20 bin 432 TL, yoksulluk sınırı ise 66 bin 553 TL oldu. Enflasyon alıp başını giderken, gıda, giyim, akaryakıt başta olmak üzere tüm kalemlere zamlar peşi sıra gelirken, eğitim çalışanlarımız yoksulluk sınırının altında ücretlere mahkûm edilirken ve geçim şartları giderek zorlaşırken yapılması gereken; idarecisinden, öğretmenine, yardımcı personelinden, memuruna kadar tüm eğitim çalışanlarının maaşlarının erimemesini sağlamaktır. Hatırlarsanız ek ders ücretlerinin yüzde 100 artırılması için 2023 yılında imza kampanyası gerçekleştirmiştik. Ancak talebimiz şu ana kadar karşılık bulmadı. Ek ders ödemelerinde kullanılan katsayıların düzenlendiği 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 176. maddesinde yer verilen ek ders ücret ödeme katsayılarının iki katına yükseltilmesi talebimiz hem haklı hem de makuldür. Günümüz ekonomik şartları, yüksek enflasyon, eriyen ücretler göz önüne alındığında öğretmenlerin ve tüm eğitim çalışanlarının alın terlerinin karşılığını alması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
OKULLARIN İHTİYACI DA KARŞILANMALIDIR
Okullara yeteri kadar ödenek ayrılmadığını da ifade eden Geylan, okulların sorunlarına yönelik adımların da atılması gerektiğini belirterek, “Okullarımızın büyük kısmı boya-badana, kırtasiye, tadilat, sıvı sabun, tuvalet kağıdı, temizlik ürünleri gibi hijyen malzemeleri masrafını çoğu zaman Okul Aile Birlikleri vasıtasıyla sağlamaktadır. Ödenek yetersizliği dolayısıyla laboratuvarı, kütüphanesi, bilgisayarı olmayan okullarımız da vardır. Tüm bunların yanı sıra okullarımızda ciddi sayıda memur, hizmetli ve güvenlik görevlisi ihtiyacı da söz konusudur. Özellikle yardımcı hizmetli personel kış mevsiminin gelmesi, salgın hastalıkların artmasıyla birlikte daha da önem kazanmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı kadrolu hizmetli alımı yapmak yerine yardımcı personel eksiğini İŞKUR üzerinden alım yaparak gidermeye çalışmaktadır. Ancak hem verilen ücretlerin yetersizliği hem de personelin çalışma günlerinin az olması, bu uygulamanın sağlıklı uygulanamaması sonucu doğurmuştur. MEB ekim ayı itibariyle 30 bin alım yapmıştır. 120 bin alım yapılacağı duyurulurken, 30 bin alım hangi ihtiyacı ortadan kaldıracaktır? Bu sorunun tek çözümü ihtiyaç oranında kadrolu hizmetli personel alımı yapılmasıdır” dedi.
Milli Gazete