Gazete Memur

İşini seven çalışanlar daha az ücrete mi razı oluyor?

İşini seven çalışanların fedakârlık yapmasına dayanan anlayış, ekonomide düşük ücretleri ve güvencesiz çalışmayı normalleştiriyor mu? 2020 tarihli akademik bir çalışma, “işini sevenlerin” yeni nesil emek sömürüsünün en güçlü araçlarından biri haline geldiğini ortaya koyuyor.

Giriş:
Güncelleme:

Günümüz ekonomisinde emek sömürüsü, yalnızca düşük ücretler ya da uzun çalışma saatlerinde görülmüyor.

2020 yılında yayımlanan bir akademik çalışmada, ekonomide “modern sömürünün” çok daha “yumuşak” ama bir o kadar da etkili bir söylemle meşrulaştırıldığını ortaya koyuyor.

Çağdaş Sömürü Biçimlerini Anlamak: Tutku Atıfları Çalışanların Kötü Muamelesini Meşrulaştırıyor” (Understanding Contemporary Forms Of Exploitation: Attrubutions Of Passion Serve To Legitimize The Poor Treatment Of Workers) başlıklı araştırma, işini tutkuyla yaptığı düşünülen çalışanların daha kötü çalışma koşullarına maruz bırakıldığını ve bunun da topluluklar tarafından daha kolay kabul gördüğünü gösterdi.

Çalışmaya göre, “tutku” söylemi ekonomik bir gerekçe olma halinde çıkarak ‘ahlaki’ bir beklentiye dönüşüyor.

Gelir eşitsizliği derinleşiyor

Araştırma, “İşini sevenler için para ikinci plandadır” anlayışının, düşük ücret, güvencesiz çalışma gibi düzenlerin üzerini örtüyor. Özellikle yaratıcı endüstriler, akademi, medya ve sosyal fayda odaklı alanlarda çalışanların, maddi kayıplarının manevi tatminle telafi etmeleri bekleniyor. Bu durum, emek piyasasında gelir eşitsizliğini daha da derinleştiriyor.

Ekonomik olarak bakıldığında, “tutku” söylemi iş gücü maliyetlerini aşağı çeken görünmez bir mekanizma olarak çalışıyor.

İşverenler, “anlamlı iş” ve “kendini gerçekleştirme” gibi kavramları öne çıkararak ücret artışı, iş güvencesi ve çalışma saatleri gibi temel ekonomik talepleri geri plana itebiliyor. Böylece piyasa koşulları yerine duygusal beklentilerle ücretler belirleniyor.

Pazarlık dezavantajı

Araştırmada, bu durumun sadece bireysel tercihlerle açıklanamayacağına vurgu yapılırken, özellikle genç ve alternatif kaynaklara sahip olmayan çalışanların için ciddi bir pazarlık dezavantajı da yaratıyor.

Sonuç olarak işe olan tutku, özgürleştirici bir motivasyon olmak yerine yapısal bir sömürü aracına dönüşüyor.

Verimlilik artarken ücretler yerinde sayıyor

Araştırmanın ortaya koyduğu tabloda, ekonomik büyüme ile çalışma koşulları arasındaki kopukluğa da dikkat çekiliyor.

Verimlilik artarken ücretlerin yerinde sayması, “biz bir aileyiz” türü söylemlerle daha kabul edilebilir hale geliyor.

Uzmanlara göre, modern ekonomide emeğin korunması yalnızca yasal düzenlemelerle değil, çalışanların anlamlandırılmasıyla da doğrudan ilişkili oluyor.

Çalışmada, “işini seviyorsan katlanırsın” anlayışının masum bir motivasyon olmak yerine çağdaş emek piyasasının sömürüyü meşrulaştırmada en güçlü araçlarından biri olduğunu gösteriyor.

Şeyda Uyanık / Ekonomim