Gazete Memur

Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısı yapıldı

Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantısı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda gerçekleştirildi.

Giriş:
Güncelleme:

Kamu-Sen toplantıya ilişkin açıklama yaptı:

Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) Toplantısında kamu görevlilerimizin sorunlarını ve çözüm önerilerimizi bir kez daha masaya taşıdık.

Genel Başkanımız Önder Kahveci KPDK Toplantısında;

* Görevde yükselme ve Unvan değişikliği,

* Ek zam ve Refah Payı verilmesi,

*Farklı statülerde çalışıp benzer işleri yapan personelin arasında oluşan ücrete dengesizliğinin giderilmesi,

*Sosyal yardımların yeniden düzenlenerek etkili bir sosyal yardım sistemi oluşturulması, 

*Birinci dereceye gelen kamu görevlilerine 3600 ek gösterge verilmesi,

*Yardımcı Hizmetliler,

*İlave ek ödemenin memur emeklilerine de verilmesi, 

*Memurlara yapılan tüm ödemelerin emekliliğe sayılması,

*Vergi Dilimleri yüzde 15’e sabitlenmesi,

* 2008 yılı öncesi ve sonrası göreve başlayanların sosyal güvenlik hakları, 

*Kamuda görev yapan Mühendis, Avukat, Biyolog, Kimyager vb. mesleklerin özlük hakları,

*Memurlara da bayram ikramiyesi verilmesi,

*Mülakatın kaldırılması,

* 4688 Sayılı Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yapılması , toplu sözleşme ve kurul ve kuruluşların etkinliğinin artırılması gibi bir çok başlığı gündeme taşıdık.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yapılan toplantıya, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Toplu Sözleşmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcımız ve Türk Büro-Sen Genel Başkanı Türkeş Güney, kültür hizmet kolunda yetkili sendikamız Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkan Yardımcımız Okan Altuntaş ile teknik heyetimizde katıldı.

BAKAN VEDAT IŞIKHAN: TOPLANTIMIZ HAYIRLI VE UĞURLU OLSUN

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, “Bu masadan kamu görevlilerimizin yaşadıkları sorunlara çözüm çıkması için gayret sarf edeceğiz. Toplantımızın sonuçları ile beraber hayırlara vesile olmasını diliyor,  hepinize teşekkür ediyorum” dedi.

KAHVECİ: KPDK TOPLANTILARI SONUÇ ÜRETMELİDİR

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Kamu Personeli Danışma Kurulu Toplantısının hayırlı olmasını dileyerek başladığı konuşmasında;

“Bugün burada bir kez daha kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini konuşmak, sorunlarını dile getirmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki, yıllardır süregelen bu toplantılar, maalesef somut bir sonuç üretmekten uzak kalmıştır.

Toplu sözleşme görüşmeleri, kamu çalışanlarının hak arama mücadelesinde en önemli zemindir. Ancak yıllardır yaşadığımız tablo, burada da değişmemektedir. 

Masada hep aynı manzara ile karşılaşıyoruz: Kamu işveren tarafı, yalnızca hedeflenen enflasyon rakamlarını esas almakta, kamu çalışanlarının reel kayıplarını, beklentileri görmezden gelmektedir. Bugün pazarda, markette, mutfakta yaşanan enflasyon ile resmi rakamlar arasındaki fark, herkesin hayatını doğrudan etkilemektedir.  

Bu sene nasıl sancılı bir süreç yaşadığımız herkesin malumudur. Burada da bütçeye ek bir maliyet getirmeyen konularda bile ilerleme sağlanamadı.  Memurlara ayrılan 1 puanlık kaynağın, beklentinin daha yüksek olduğu bayram ikramiyesi kalemine verilmesi talebimiz dahi kabul görmedi.   

Yardımcı hizmetlilerin genel idare hizmetleri sınıfına alınması, görevde yükselme ve unvan değişikliğinde hakkaniyetin sağlanması, disiplin cezalarının belirlenecek şartlarla affedilmesi gibi mali olmayan taleplerin dahi reddedilmesi, Hakem Kurulu’nun karar alma mekanizması olmayı değil alınmış kararları onaylamayı kurumsallaştırdığını göstermektedir.

Artık açıkça görülmektedir ki, sendikal alanın disipline edilmesi ve 4688 sayılı Kanun’un yeniden ele alınması kaçınılmazdır. Yapılacak değişikliklerle:

Toplu sözleşme sistemi gerçek bir pazarlık zemini haline getirilmeli,

Hakem Kurulu işlevsel ve çözüm üreten bir yapıya kavuşturulmalı,

İstişare toplantıları yalnızca tavsiye kararlarıyla değil, bağlayıcı hükümlerle sonuçlanmalıdır.

Bizim mücadelemiz, günü kurtarmak için değil; emeğin, adaletin ve alın terinin güvence altına alınması içindir. Kamu çalışanları, laf değil; sonuç görmek, alın terinin değer bulduğunu hissetmek istemektedir. Eğer bu değişim yapılmazsa, işlevsiz kurullar, sonuçsuz toplantılar ve etkisiz mekanizmalar, sadece kamu çalışanlarını değil, sendikal hayatın bütününü tehdit edecektir. Bizler, emeğin onuru ve alın terinin değeri için; ciddiyetle, kararlılıkla ve sorumlulukla bu mücadelenin takipçisi olacağız.

GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ 

Halihazırda görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında yaşanan aksaklıklar, kurum içinde kendisini geliştiren, eğitim düzeyini yükselten ve kurum kimliğine sahip kamu görevlilerinin mesleklerinde yükselmelerine yeterince imkân sağlanmasını engellemektedir.  

Ayrıca zaman içinde kendisini geliştiren, üst öğrenim ya da mesleki veya teknik eğitim sonucunda bir unvan elde eden kamu görevlilerinin ihraz ettikleri unvanlara atamalarının yapılması yerine yine boş kadrolara kurum dışından atama yapılması, kamu görevlilerinin eğitim, bilgi ve becerilerini geliştirmede isteksiz davranmasına yol açmaktadır.    

Personel planlamasının genellikle ilk atamalara dayalı olarak gerçekleştirilmesi, kurum içinde liyakatli kamu personelinin motivasyonunun düşmesine neden olmakta, kurumlarda boş kadro bulunmaktayken bu kadroların gerektirdiği niteliklere sahip personel daha alt kadrolarda istihdam edilmektedir. 

Görevde yükselme ve unvan değişikliğine ilişkin sınavlar kurumların keyfiyetine bırakıldığından birçok kamu kurum ve kuruluşunda sınav açılmamakta, görevde yükselme ve unvan değişikliğine bağlı kadrolar yıllarca boş kalabilmektedir. 

Mülakat sistemi, subjektif kararlara açık olduğundan adaletsizliğe ve sınavlara olan güvenin sarsılmasına neden olmaktadır. 

Yazılı sınavda başarılı olan birçok adayın sözlü sınav nedeniyle atamasının yapılmaması, yazılı sınavda düşük puan alanların mülakat sonucunda görevde yükselme imkânı bulması durumu, bütün kamu çalışanlarının bu konudaki en büyük sorunlarından biridir.  

Bu nedenle görevde yükselme ve unvan değişikliğine ilişkin yeni bir düzenlemenin yapılması ve mülakatın kaldırılması en büyük beklentimizdir. 

KAMU GÖREVLİLERİNİN 2026 YILINA İLİŞKİN MAAŞ ARTIŞLARI GÖZDEN GEÇİRİLMELİ, EK ZAM VE REFAH PAYI UYGULANMALIDIR

Hepimizin şahit olduğu gibi sıkıntılı bir toplu sözleşme dönemi geçirdik. Kamu tarafının önerdiği ve Hakem Kurulu’nda kabul edilen maaş artışlarının tatminkâr ve gerçekçi olmadığı aşikardır. Süreci sulandırma gayretinde olan sendikaların da bu kurulları dışlayarak, maaş zamlarını TBMM’ye taşıma istekleri herkesin malumudur. 

Biz ise kamu kurumlarının ve yasal kurulların itibarının zedelenmesine mâni olmak adına süreçleri sonuna kadar, bütün mekanizmalarıyla yürütmek arzusundaydık. Nitekim yarın başlayacak yasama yılıyla birlikte 2026 yılına ilişkin Merkezi Yönetim Bütçe Teklifi de TBMM’de görüşülecektir.  Meclis’te alınacak kararlara bağlı olarak devletimizin ve hükümetin harcama ve gelirleri belirlenecek, memur ve emekli maaşları kesinleşecek ve gerekli kaynak ayrılmış olacaktır. Toplu sözleşme görüşmelerinin üzerinden henüz bir ay geçmiş olmasına rağmen enflasyon beklentileri yukarı yönlü revize edildi. 

Dolayısıyla toplu sözleşmede kamu işveren tarafının bütün gerekçeleri daha ilk aydan çökmüş oldu. Bu şartlar altında maaşların erimesi de kesinleşti. Bu durum gelir dağılımında adaleti zedeliyor. 2026 yılı içerisinde elde edilecek kamu gelirleri ile yapılacak harcamaların belirleneceği bütçe görüşmelerinin memur ve emeklilerimiz adına hayal kırıklığına dönüşmemesi ve gelir dağılımında adaletin sağlanması için birtakım tedbirler alınması zorunludur. 

Bu aksaklıkların giderilmesi, memur ve emeklilerimizin 2026 yılında nefes almalarının sağlanması için ise; 

-    Kamu çalışanlarına, geçmiş dönemde yaşanan kayıpların telafisi için ek zam yapılması,

-    Memur maaş zamlarının hedeflenen enflasyonun üzerinde bir orana çekilmesi, 

-  İlave ek ödemenin verilen sözlerin gereği olarak emekli maaşlarına eklenmesi,

-  Kamu çalışanları ve emeklilerin alım gücünün yükseltilmesi için bu artışlara ilave olarak refah payı uygulamasına geçilmesi,

- Kamuda farklı statülerdeki personel arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi gerekmektedir.

BİRİNCİ DEREYE GELEN BÜTÜN KAMU GÖREVLİLERİNİN EK GÖSTERGE RAKAMLARI 3600 OLARAK BELİRLENMELİDİR

Hakem Kurulu Kararında 1. Dereceye gelen memurların ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesine ilişkin olarak 2027 yılı sonuna ötelenmiş bir hüküm bulunuyor. Bu tarih de Türkiye Kamu-Sen’in zorlamasıyla metne dahil edildi. 

Unutmayalım ki, gecikmiş adalet, adalet değildir. Yüzbinlerce memur ve emekli adalet beklemektedir. Bu mağduriyeti gidermek için 2 yıl beklenmemeli, birinci dereceye gelen bütün kamu görevlilerinin ek gösterge rakamları bir an önce 3600 olarak belirlenmelidir. 

YARDIMCI HİZMETLER SINIFINDAKİ PERSONEL BİR DEFAYA MAHSUS GENEL İDARE HİZMETLERİ SINIFINA ALINMALIDIR

Yardımcı Hizmetler Sınıfına dâhil personelin büyük çoğunluğu idari hizmetlerde, masa başı işlerde görevlendirilmektedir.  Fiiliyatta zaten mevcut olan bu durumun yasal bir zemine taşınması, çalışma hayatında karşı karşıya kalınan bu hukuki ayrımcılığın giderilmesi amacıyla Yardımcı Hizmetler Sınıfına dâhil olan personelin bir defaya mahsus olarak Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesi sağlanmalıdır. 

“İLAVE EK ÖDEME” BAŞTA OLMAK ÜZERE MEMURLARA YAPILAN BÜTÜN ÖDEMELER EMEKLİ AYLIĞI VE İKRAMİYESİ HESABINA DAHİL EDİLMELİDİR

Devlet memurlarının emeklilik hakları ve emekli maaşlarının belirlendiği 5434 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 80. maddelerinde değişiklik yapılarak memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile özel hizmet tazminatı, ek ödeme, ek ders, döner sermaye, fazla çalışma ücreti, ikramiye, sosyal denge tazminatı ve diğer ödemeler de emekli keseneğine dâhil edilmelidir. 

5434 sayılı Kanunun 41. maddesinde yapılacak değişiklikle memurların emekli ikramiyesi için öngörülen kalemlere bütün ek ödeme ve tazminatlar eklenmelidir.2023 yılında yürürlüğe giren ilave ek ödeme uygulaması da var olan adaletsizliklere yeni bir halka olarak eklenmiştir.  

Bu ödemenin emekli maaşlarına yansıtılmaması nedeniyle görev aylığı ile emekli maaşları arasındaki uçurum daha da büyümüş, emekli maaşlarının memuriyet hayatıyla bağı tamamen kopmuştur. Böyle bir durum sosyal sigorta ilkeleri ile de uyuşmamakta, memurlarımız çalışırken aldıkları maaşın %40’ı kadar emekli maaşına hak kazanabilmektedir. Bu nedenle ilave ek ödeme sisteminin değiştirilerek, ilave ek ödemenin memurların emekli maaşı ve emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınması için gerekli mevzuat değişikliğinin yapılması bir gerekliliktir.

KAMU ÇALIŞANLARININ 5510 SAYILI KANUNA İLİŞKİN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİDİR

5510 sayılı Kanunla birlikte kamu çalışanlarının hakları ikiye bölünmüştür. 1 Ekim 2008 öncesi ve sonrasında göreve başlayanlar açısından emekli aylığı uygulaması büyük farklılıklar göstermektedir. Bu tarihten önce kamuda görev yapan memurların emekli aylığı bağlama oranları yüksek, emekli keseneğine tabi ödemeleri düşük iken 1 Ekim 2008 sonrasında göreve başlayanların emekli keseneğine tabi ödemeleri daha fazla ama aylık bağlama oranları daha düşüktür. 

Her iki uygulamada avantaj ve dezavantajlar olsa da memur emeklilerinin maaşları ile çalışırken elde ettikleri kazanç arasında büyük bir uçurum ortaya çıkmaktadır. Öncelikle ortaya çıkan bu ikili yapı bir standarda bağlanmalı ardından da memurların görev aylıkları ile emekli aylıkları arasındaki fark makul ölçülere çekilmelidir.     

Benzer bir sorun 1 Ekim 2008 öncesinde kamuda sözleşmeli pozisyonlarında istihdam edilmekteyken kadroya geçirilen personel için de söz konusudur. Anılan personelin derece ve kademe ilerlemesi kamuda ilk işe başladığı tarihe göre yapılmaktayken emeklilik hakları kadroya geçtikleri tarih baz alınarak belirlenmektedir. Bu da personelin emeklilik hakları bakımından olumsuz durumlara sebebiyet vermekte, emekli maaşları düşük hesaplanmaktadır. Bu nedenle kamuda 1 Ekim 2008’den önce çalışmaya başlayan ve daha sonra kadroya geçen sözleşmeli personelin memuriyete başlangıç tarihleri, emekli aylığı yönünden de kamuda çalışmaya başladıkları tarih olarak kabul edilmelidir.  

KAMUDA GÖREV YAPAN MÜHENDİS, AVUKAT, VETERİNER HEKİM, BİYOLOG, KİMYAGER GİBİ MEZUN OLDUKLARI YÜKSEKÖĞRENİM PROGRAMINDA ELDE ETTİKLERİ UNVANLARDA GÖREV YAPAN PERSONELİN MALİ VE ÖZLÜK HAKLARI İYİLEŞTİRİLMELİDİR

-  Mühendislik Meslek Kanunu çıkartılarak mesleki gelişim teşvik edilmeli, bilgi ve tecrübeyi ödüllendirecek bir sistem getirilmelidir. 

-  Teknik Hizmetler Sınıfında görev yapan personelin ve avukatların mali ve sosyal hakları, ek ödeme, ek gösterge, özel hizmet tazminatı ve diğer ödemeleri yürüttükleri görevlerin niteliklerine uygun olarak yükseltilmelidir.   

-  Kapsam dahilindeki personele “Sorumluluk ödemesi” adı altında ilave bir ödeme yapılmalıdır.

- Avukatlar, doktorlarda olduğu gibi yürüttükleri görevlerin doğuracağı olası sonuçlara karşı sigorta kapsamına alınarak korunmalıdır.  

KAMUDA İLK ATAMALARDA VE GÖREVDE YÜKSELME SINAVLARINDA UYGULANAN MÜLAKAT KALDIRILMALIDIR 

Kamuda mülakat uygulamasının subjektif bir özellik taşıdığı ve çeşitli adaletsizliklere yol açtığı bütün çevrelerce kabul edilen bir gerçektir. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği üzere kamuda gerek ilk atamalarda gerekse görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarında mülakat uygulamasının kaldırılması gerekmektedir.

DİĞER ÇALIŞAN VE EMEKLİLERDE OLDUĞU GİBİ KAMU GÖREVLİLERİNE DE “BAYRAM İKRAMİYESİ” VERİLMELİDİR

Kamuda memurlar dışında tüm personele ve emeklilere bayram ikramiyesi ödenmektedir. Bu haktan faydalanamayan tek kesim memurlardır. Bu durum büyük bir adaletsizlik yaratmaktadır. Her ne ad altında olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında işçi statüsü dışında çalışan tüm kamu çalışanlarına Ramazan ve Kurban bayramları öncesinde bayram ikramiyesi verilmelidir.

KAMU ÇALIŞANLARININ VERGİ DİLİMLERİ %15 OLARAK BELİRLENMELİDİR

Kamu görevlileri ve KİT personeli ile sözleşmeli personelin gelir vergisi kesintilerinden dolayı yaşadığı adaletsizliğin ve mağduriyetin giderilmesi adına vergi dilimi oraları çalışanlar için %15’e sabitlenmelidir. Personele ödenen döner sermaye, ek ders ve fazla mesailerden Gelir Vergisi kesilmesi uygulamasına son verilmelidir” dedi.