Görev başındaki ambulanslara radar ve kamera sistemleriyle kesilen cezaların sadece sağlık çalışanlarının motivasyonunu değil, halk sağlığını da doğrudan tehdit ettiğini belirten Osman Kaya, "Ambulans durursa vicdan durur. Hayatla ölüm arasında saniyeler varken böyle bir uygulama kabul edilemez," dedi.
Osman Kaya: "Ambulans sıradan bir taşıt değildir"
Ambulanslara uygulanan radar, kamera ve benzeri sistemler üzerinden kesilen cezaların sadece mesleki motivasyonu değil, halk sağlığını da doğrudan tehdit eden bir uygulama olduğuna dikkat çeken Kaya, “Hayatla ölüm arasında saniyeler varken, ambulansı durduran her engel vicdana ağır gelir.” ifadelerini kullandı.
Ambulansların sıradan taşıtlar olmadığını hatırlatan Osman Kaya, tepe lambası yanan bir ambulansın içinde yalnızca bir hasta değil, aynı zamanda bir toplumun umudu olduğunu belirtti. “112 acil sağlık ekiplerinin müdahale ettiği her olay, insan hayatı için kritik eşiktedir. Bu hizmeti sağlayan ekiplerin hız sınırı ya da trafik lambası gibi kuralları ihlal etmesi, yasa dışı değil; görevin doğası gereğidir. Ceza uygulamak değil, görevlerini kolaylaştırmak önceliğimiz olmalıdır,” dedi.
“Vicdanı Yaralayan Bir Uygulamayla Karşı Karşıyayız”
Sağlık çalışanlarının görevlerini yaparken idari cezalarla karşı karşıya kalmalarının, yalnızca çalışanları değil, tüm toplumu ilgilendiren bir sorun olduğunu belirten Kaya, basın açıklamasının tamamında şu ifadelere yer verdi:
“Bizler, insan hayatına adanmış bir mesleğin neferleri olarak, her gün binlerce kez zamanla yarışıyoruz. Bir kalbin yeniden atması, bir nefesin daha alınması, bir insanın hayata tutunması için yollara düşüyoruz. Bu sorumluluğu, görev bilincimizle, etik anlayışımızla ve insan hayatına duyduğumuz saygıyla yerine getiriyoruz.
Ancak son zamanlarda, görev esnasında acil vakaya müdahale etmek üzere hareket hâlinde olan ambulanslara radar ve benzeri trafik sistemleri aracılığıyla uygulanan trafik cezaları, ne hukukla ne vicdanla ne de kamu yararıyla bağdaşmamaktadır. Ambulansların hız sınırını aşması, emniyet şeridini kullanması ya da kırmızı ışıkta geçmesi gibi durumlar, bir trafik kuralı ihlali değil; insan hayatını kurtarmaya yönelik meşru ve zorunlu bir müdahaledir.
112 acil sağlık hizmetleri personellerimizin görevini yerine getirdiği her an, bir hayatın kritik eşiğe geldiği andır. Ambulansın tepe lambası yanıyorsa, o taşıt artık sıradan bir araç değildir; içinde bir insanın umudu taşınmaktadır. İşte bu noktada, görevli ambulanslara yönelik cezai işlem uygulanması sadece mesleki motivasyonu değil, halk sağlığını da doğrudan tehdit eden bir uygulamaya dönüşmektedir.
Bugün görevli bir ambulansa radar cezası kesen sistem, o ambulansın gecikmesiyle sonuçlanan müdahaleden doğacak insani kaybın sorumluluğunu da üstlenmiş olur. Ambulans şoförünün, acil bir hastaya ulaşmaya çalışırken cezayı düşünmek zorunda kalması kabul edilemez bir durumdur. Çünkü o an verilen kararlar, sadece dakikalarla değil, saniyelerle ölçülmektedir.
Şunu açıkça ifade etmek isteriz:
Bir annenin çocuğuna, bir babanın evladına, bir gencin hayata tutunmasına yetişmeye çalışan bir ambulansı yolda durduran anlayış; sağlık sistemini değil, toplumun vicdanını yaralamaktadır. Bugün ceza kesilen bir ambulans, yarın belki sizin ya da sevdiklerinizin hayatını kurtaracak olan araçtır. Bu nedenle, görevdeki ambulanslara yönelik trafik cezaları bir sistem hatası değilse, ihmalkârlığın kurumsallaşmış hâlidir.
Bu tablo karşısında taleplerimiz açık ve nettir:
1. Görevde olduğu resmi olarak kayıt altına alınan hiçbir ambulansa trafik cezası kesilmemeli; kesilmiş olanlar sistemden derhâl kaldırılmasını,
2. 112 Komuta Kontrol Merkezlerinden yönlendirilen tüm ambulanslar, trafik denetim sistemlerinde otomatik muafiyet kapsamına alınmalı; radar, kamera ve benzeri sistemler bu ayrımı yapabilecek şekilde yeniden düzenlenmesini,
3. Görev esnasında tepe lambası açık şekilde ilerleyen ambulanslara yol vermeyen sürücüler hakkında etkin ve caydırıcı yaptırımlar uygulanmasını,
4. Ambulans şoförlerine yönelik cezai işlemlerin, görev tanımı ve acil müdahale koşulları göz önüne alınarak yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.
Unutulmamalıdır ki, görev dönüşü de bir sonraki çağrının başlangıcıdır. Ambulanslar yalnızca bir vakaya giderken değil, görev dönüşünde de zamanla yarışmaktadır. Bu nedenle dönüş yolculukları da sistem içinde aciliyet kapsamında değerlendirilmelidir.
Bir toplumun vicdanı, en çok zor anlarda verdiği kararlarda görünür hâle gelir. Bizler sağlık emekçileri olarak, sistemin değil; insan hayatının yanında yer almaya devam edeceğiz. Ancak bu süreçte, görevimizin önüne engel değil, destek bekliyoruz. Zira, hayat kurtarmaya çalışanları durdurmak, bir toplumun vicdanını durdurmaktır.”