Son yıllarda sosyal medya, sağlık alanında bilgi paylaşımının ötesine geçerek ciddi bir ticari manipülasyon alanına dönüştü. Televizyon ekranları, YouTube kanalları ve sosyal medya platformları “aykırı çıkışlarıyla” tanınan fenomen doktorlarla dolu. Adının önünde profesör titri olan bu doktorların bazıları aşıyı hedef alıyor, bazıları modern tıbbı küçümsüyor, bazıları da “kimsenin söylemediği gerçeği” açıkladığını iddia ediyor. İşin garip yanı ise bir doktorun doğru dediğini diğeri yalanlıyor. Bu bilgi karmaşasının ortasında kalan vatandaş ise neye inanacağını, nasıl korunacağını bilmiyor.
Sağlık iletişimi konusundaki bu tabloyu sağlık eğitimi, sağlık sistemleri ve politikaları konusunda uzman Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur’la tartıştık.
HER KANIT AYNI DEĞİL
Prof. Dr. Sur’a göre problem, görüş farklılığı değil; bilimsel yöntemlerin dışına çıkılması. Tıp dünyasında her bilginin eşit değerde olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Sur, bilimde kanıt hiyerarşisi bulunduğunu hatırlatarak, “Buna göre bir tedavi ya da yaklaşımın genel uygulamaya girebilmesi için, randomize kontrollü çalışmalarda, birden fazla defa ve bağımsız araştırmacılar tarafından doğrulanmış olması gerekiyor. Buna karşın sosyal medyada sıkça şu tabloyla karşılaşılıyor: “Ben denedim, iyi sonuç aldım.” Oysa bu tür söylemler bilimsel kanıt değil, kişisel deneyim. Ve kişisel deneyimle milyonlarca insanın sağlığını etkileyecek tavsiyeler vermek, hekimlik sorumluluğuyla bağdaşmaz” diyor.
BİLİM KARŞITLIĞININ ÖDÜLÜ ŞÖHRET
Prof. Dr. Haydar Sur sosyal medya üzerinden pirim yapmak için özellikle gerçek bilimsel kanıtı olmayan aşı karşıtı söylemlere başvurulduğuna dikkat çekerek “Fenomen doktorların sıkça başvurduğu yöntemlerden biri de bitkisel ürünleri tedavinin alternatifi gibi sunmak. Mesele yalnızca yanlış bilgi değil, çıkar ilişkisi. Altını kazıdığınızda, masum görünen pek çok paylaşımın arkasından ürün satışı çıkabiliyor. Klasik tıbbı kötüleyen doktorun kendi ürettiği ürünleri pazarlamaya çalıştığını görüyoruz” diyor.
BİTKİSEL ÜRÜN TUZAĞI: ‘MASUM’ SANILAN TEHLİKE
Tamamlayıcı tıp unsuru bitkisel ürünlerin, medikal tedavinin alternatifi olarak sunulmasının halk sağlığını tehdit eden organize bir problem olduğunu belirten Prof. Dr. Sur, “Çünkü ilaç değil, yan etkisi yok” denilerek önerilen kürler, bazı hastalar için hayati risk oluşturabiliyor. Üstelik ‘her bitkisel ürün masumdur’ algısı da büyük bir yanılgı. Batı tıbbının yerine hiçbir şeyi koyamayız ama yardımcı olarak kullanabiliriz” diye anlatıyor.
TIP ENDÜSTRİYEL DÖNEMİNİ YAŞIYOR
Prof. Dr. Haydar Sur’a göre tıp bugün “endüstriyel dönemini” yaşıyor. Prof. Dr. Sur, “Sağlık hizmetinin kendisi de bir pazar hâline gelmiş durumda. Buradaki kırılma noktasını ise sağlık bilgilendirmesinin, bilime sadık kalmak ya da ‘mahalle tüccarı zihniyetiyle’ satış yapmak olup olmaması şekillendiriyor” diyor.
PROFESÖR DİYORSA DOĞRU MU?
Toplumda “Adının önünde profesör varsa doğrudur” algısının da ciddi bir problem olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sur, bu kişilerin eczacı, kimyager, tıbbi genetik uzmanı, biyolog gibi tıp dışı alanlardan gelen kişilerin oluşturduğunu belirterek, “Disiplinler arası çalışma mümkün; ancak son sözü her zaman tıp bilimi söylemeli” şeklinde konuştu..
EN TEHLİKELİ FORMÜL: 2 DOĞRU 1 YANLIŞ
Fenomen doktorların sık kullandığı bir başka yöntemin ise iki doğru bilginin arasına çok aykırı, ilgi çekecek ve yanlış bir cümle yerleştirmek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sur, “Bu yanlış, genellikle “şoke edici” olduğu için daha fazla yayılıyor ve halkın zihninde doğrularla birlikte bir kalıp bilgi olarak algılandığı için, doğruymuş gibi kabul görüyor. Bunun sonucunda da doğru bilgi unutuluyor sadece o yanlış bilgi halkın aklında kalıyor” dedi.
FENOMENLİK DEĞİL, HEKİMLİK YAPILMALI
Prof. Dr. Haydar Sur: Herkes aynı kategoride değil. Doktor fenomen olabilir ama aykırı konuşarak değil, kanıtlanmış yöntemleri en iyi uygulayarak olur. Şöhret uğruna bilimden sapmak ise etik bir problem olmanın ötesinde, doğrudan kamu sağlığı tehdidir.
ZİYNETİ KOCABIYIK