Türkiye dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinde yer alıyor. Bu nedenle yaşanan her deprem ve son zamanlarda art arda meydana gelen sarsıntılar toplumda doğal olarak ciddi bir tedirginlik oluşturuyor. Özellikle ülkemizin metropolü olan İstanbul’da olması tahmin edilen deprem milyonlarca vatandaşın korkuyla yaşamasına sebep oluyor.
Deprem gerçeğiyle yaşayan vatandaşların kaygıları gayet anlaşılır olsa da, bazı jeoloji ve deprem uzmanlarının açıklamaları bu korkuyu daha da tetikleyebiliyor. Ancak, bu kaygılı ortamda bazı jeoloji ve deprem uzmanlarının ilçe ve mahalle ismi vererek yaptığı ‘nokta atışı’ uyarılar, hem bilim camiasında hem de vatandaşlar arasında ciddi tartışmalara yol açıyor. Son günlerde bu tartışmanın merkezinde yer alan isim ise Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan. Ercan’ın sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalar hem akademik çevrelerde hem de toplumda ciddi bir yankı uyandırdı.
ADRES GÖSTERMESİ TEPKİ ÇEKTİ
Prof. Dr. Ercan, bazı bölgeleri açıkça işaret ederek “Bu ilçelerden ev almayın, kiralamayın, varsa da taşının” şeklinde ifadeler kullandı. Bu açıklama, özellikle listede adı geçen bölgelerde yaşayan vatandaşları tedirgin ederken, yeni ev almayı planlayanların karar süreçlerini de olumsuz etkiledi. Uzmanlar, bu tür genelleyici açıklamaların insanlarda gereksiz panik oluşturduğunu ve deprem güvenliğinin yalnızca bölge adıyla değerlendirilemeyeceğini vurguluyor. “Asıl önemli olan zemin etüdü, mühendislik kalitesi ve yeni yönetmeliklere uygunluk” diyen deprem bilimciler ve sektör temsilcileri, ilçe bazlı genellemelerin bilimsel zeminin dışına çıktığını ifade ediyor. Kamuoyu ve sosyal medyada tepki çeken bu davranış “deprem uyarısı mı, yatırım tavsiyesi mi” yorumlarını da beraberinde getiriyor.
YORUMLAR TOPLUMDA PANİĞE YOL AÇMAMALI
Türkiye’nin deprem gerçeği karşısında toplumu bilinçlendirmek ve riskleri azaltmak için uzman görüşlerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Ancak, bu görüşlerin bilimsel verilerle desteklenmiş, toplumsal paniğe yol açmayan, yapıcı ve bina odaklı olması büyük önem taşıyor. Vatandaşların, ‘hangi ilçe?’ sorusundan önce, ‘binamın zemin etüdü var mı?’, ‘mühendislik hizmeti aldı mı?’, ‘yönetmeliklere uygun mu?’ ve ‘yapı denetimden geçti mi?’ sorularını sorması gerekiyor. Deprem güvenliğinin anahtarı, genel coğrafi uyarılarda değil, her bir binanın kendi teknik özelliklerinin titizlikle değerlendirilmesinde yatıyor.
ÖNEMLİ OLAN LOKASYON DEĞİL YAPININ GÜVENLİĞİ
Konuyla ilgili görüş bildiren bir sektör temsilcisi şu değerlendirmeyi yapıyor: Gayrimenkul sektöründe en önemli kriter artık lokasyon değil, yapı güvenliği. Bu sebeple ilçe veya mahalle adı üzerinden yapılan genellemeleri doğru bulmuyoruz. Aynı bölgede riskli binalar da var, en güvenli ve dayanıklı yeni projeler de var. Bugün İstanbul’un ya da başka bir şehrin herhangi bir ilçesinde zemin etüdü yapılmış, yönetmeliğe uygun şekilde üretilmiş modern yapılar, eski yapı stokundan çok daha güvenlidir. Uzmanların açıklamalarının yatırım kararlarını olumsuz yönde etkilemesi, piyasada paniğe sebep olması ve yıllarca emek verilerek hazırlanan kentsel dönüşüm projelerinin önünü kesmesi doğru değildir. Toplumun ihtiyacı korku değil, bilimsel zemine oturan bilinçli bilgilendirmedir.
NECMİ ÇİÇEKÇİ