Gazete Memur

Bakan Tunç: AK Partili belediyelere de soruşturma açıldı

Adalet Bakanı Tunç, "Yalnızca muhalefet partilerine yönelik mi soruşturmalar var?" sorusuna ilişkin, AK Partili belediyelere de soruşturma açıldığını, geçen 5-6 yıl içerisinde 30 davaya AK Partili belediyelerin muhatap olduğunu söyledi. Tunç, yargının hangi partiden olursa olsun yanlış yapanın, yolsuzluk yapanın üzerine gitmek durumunda olduğunu vurguladı

Giriş:
Güncelleme:

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve açıklamalarda bulundu.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde yaşadıklarını anlatan Tunç, darbe kalkışması haberini memleketi Bartın'da aldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vatandaşları meydanlara davet etmesi üzerine darbe girişimine karşı büyük bir direniş başladığını aktaran Tunç, milletin canı pahasına mücadele ettiğini dile getirdi.

"YARGIDA PEK ÇOK FETÖ UNSURU TASFİYE EDİLDİ"

"Darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti. Bunun bir bilançosu oldu. Yargıda da pek çok FETÖ unsuru tasfiye edildi. Bir açık da oluştu. Bu açık kapatılabildi mi?" sorusu üzerine Tunç, darbe kalkışmasından sonra darbecilerle hesaplaşma döneminin başladığını ifade etti.

Tunç, "Bu çerçevede kamudan ihraç edilen 127 bin kişi vardı FETÖ ile irtibat ve iltisaklı olan. Bu 127 bin kişinin içerisinde hatalı işlem olabilir mi acaba diye düşündüğümüzde bu noktada da Olağanüstü Hal Komisyonu kuruldu. Olağanüstü Hal Komisyonu 127 bin başvuruyu inceledi ve yaklaşık 20 binini iade etti. İade edilmeyenlerin hak arama yolu açık tutuldu. Normalde Anayasamız ve kanunlarımızda böyle bir yol yok." diye konuştu.

Yargıda da 4 bin 6 hakim ve savcının ihraç edildiği, 12 bin hakim savcının o dönemde 8 bine düştüğü bilgisini veren Tunç, aynı tarihlerde istinaf uygulamasının da başladığını kaydetti.

İstinaf uygulamasına 3 bin birinci sınıf hakimin geçtiğini, ilk derecede 5 bin hakimin görev yapacak duruma geldiğini anlatan Tunç, yargı teşkilatını genç bir kadroyla takviye etmeye çalıştıklarını belirtti.

"YARGI TEŞKİLATININ YÜZDE 50'SİNİN 5 YILLIK KIDEMİN ALTINDA"

Tunç, hukuk fakültesinden mezun olan ve güvenlik soruşturmalarından geçen hukukçuların hakim olduğunu, şu anda yargı teşkilatının yüzde 50'sinin 5 yıllık kıdemin altında bulunduğunu dile getirdi.

"Bu durum nitelikte bir sorun yaratıyor mu?" sorusu üzerine Tunç, başlangıçta sıkıntılar çektiklerini, ancak yargıda arınma sürecini hızlı gerçekleştirdiklerini söyledi. Tunç, yeni takviyelerle, genç kadrolarla hakim ve savcıların 25 bin kadroya ulaştığını bildirdi.

"SİVİL KİŞİLER BAKIMINDAN 126 BİN 796 MAHKUMİYET KARARI VERİLDİ"

Bakan Tunç, o gece silah kullanan, tank kullanan, helikopterle insanların üzerine ateş eden fiilen darbeye karışmış kişilerle ilgili açılan davalar olduğunu belirterek, 289 davanın tamamının karara bağlandığını, karara bağlanan dosyaların 224'ünün Yargıtay tarafından onaylandığını, bir kısmının da bazı sebeplerle bozulduğunu, istinaf ve ilk derece süreçleri devam eden birkaç dosya bulunduğunu kaydetti.

Silah, helikopter, tank kullanan ve bilfiil vatandaşa ateş eden darbecilerden 4 bin 891'inin mahkum edildiğini, bunlardan 1634'ünün ağırlaştırılmış müebbet, 1366'sının müebbet, 1891'inin de süreli hapis cezası aldığını belirten Tunç, bunlarla ilgili süreçlerin hemen hemen tamamlandığını ifade etti.

Tunç, çatı davası denilen davaların Ankara'da, İstanbul'da görüldüğünü, millete silah çekenlerin müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet, 253'er kez hapis cezası alarak milletin huzurunda hesap verdiğini dile getirerek, bunun yanı sıra sivil kişiler bakımından 126 bin 796 mahkumiyet kararı verildiğini söyledi.

FETÖ'den soruşturması devam eden şüpheli sayısının 58 bin olduğunu, hükümlü ve hükümözlü 11 bin 85 kişinin cezaevlerinde bulunduğunu aktaran Tunç, davası devam eden kişi sayısının 24 bin olduğunu bildirdi.

Tunç, yargının özellikle büyük hassasiyet gösterdiğini, bundan sonraki süreçte olağanüstü halin artık yürürlükte olmadığını belirterek, normal yargılama süresi içerisinde ifadelerde, yeni delillerle ortaya çıkan hususlar varsa bu noktada gerekli soruşturmalar ve dava süreçlerinin devam ettiğini söyledi.

"HER ZAMAN TEYAKKUZDA OLMAK LAZIM"

Yurt dışına kaçanların da olduğunu hatırlatan Tunç, şöyle devam etti:

"Gerek 17/25 sonrası gerek 15 Temmuz öncesinde yurt dışına kaçanlarla ilgili kırmızı bülten taleplerimiz oldu. Ama maalesef dünya, bu noktada bizi yalnız bıraktı. Hatta 15 Temmuz hain kalkışmasında, milletimizin kahramanlığı bütün dünyaya bir insan hakları, demokrasi mücadelesiydi, ne Avrupa'sından ne Amerika'sından o gece gerekli desteği göremedik.

Sonrasında FETÖ ile mücadelede de gerekli desteği göremedik. FETÖ unsurları kendi ülkelerine yerleşti, Avrupa'nın ülkelerinde, hala oralardalar, Amerika'dalar. 118 ülkeye 2 bin 364 iade talebinde bulunduk. Sadece dost bildiğimiz ülkeler işte Türki Cumhuriyetlerinden ve ilişkilerimizin çok iyi olduğu ülkelerden 131 kişi ancak iade edildi üçü resmi yoldan 128'i de gayriresmi yoldan sınır dışı edilerek bize teslim edildi. 3 bin 579 kırmızı bülten talebimiz var. Maalesef, İnterpol'ün, kırmızı bülten taleplerimizi bunlar sanki bir siyasi suçluymuş gibi dikkate almadığını üzülerek görüyoruz. Burada dünyanın bir çifte standardı söz konusu maalesef. Türkiye, 15 Temmuz gecesi bir demokrasi mücadelesi verirken dünya ve Avrupa üye adayı olduğumuz Avrupa ülkeleri de maalesef bizim yanımızda olmadılar."

Bundan sonraki tedbirlerin önemine de işaret eden Tunç, "Her zaman teyakkuzda olmak lazım. Sadece FETÖ değil bütün ülkemiz aleyhinde olabilecek bütün terör örgütleri ile ilgili olarak teyakkuzda olmak ve tedbirli olmak lazım. Özellikle vesayetçi, darbeci anlayışın bu ülkede bir daha eline fırsatı geçirmemesi lazım. Bu anlamda da çok mesafeler aldık." dedi.

"15 TEMMUZ'DA SON DARBEYİ VURACAKLARINI ZANNETTİLER, BAŞARAMADILAR"

"Terörsüz Türkiye projesi var. Bu konuyla ilgili Adalet Bakanlığı nasıl bir misyon yüklenecek? Yeni bir infaz düzenlemesi söz konusu olabilir mi Terörsüz Türkiye sürecine dair?" sorusuna karşılık Tunç, tarihi günlerden geçildiğini, silahların yakılmasının bu süreçteki çok önemli bir dönemeç olduğunu ifade etti.

Bakan Tunç, Terörsüz Türkiye sürecine de kolay gelinmediğine işaret ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl iç cephenin güçlendirilmesine ilişkin Ahlat'ta önemli bir konuşma yaptığını hatırlattı.

Terörsüz Türkiye sürecinin adım adım inşa edildiğine dikkati çeken Tunç, bu sürecin inşa edilmemesini isteyen çevrelerin olduğunu, AK Parti'nin kuruluşundan itibaren sürekli engellenmeye çalışıldığını kaydetti.

Tunç, "15 Temmuz'da son darbeyi vuracaklarını zannettiler, başaramadılar. Vesayetçi anlayışın özellikle Türkiye'nin huzur ve güvenliğinin siyaset kurumu ve demokratik kurumlar tarafından sağlanması durumunda vesayetçi, darbeci anlayışın özellikle bu noktada zararlı çıkacağını düşündükleri için sürekli engelleme gayreti içerisinde oldular. Ama bu mücadele, hem Türkiye'nin kalkınması süreci hem de yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşmasıyla sağlandı." şeklinde konuştu.

Bakan Tunç, bundan sonra bu ülkede bir daha 15 Temmuz'lar yaşanmasın diye gerçekleştirilen reformların çok önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'de bir daha darbeci, vesayetçi anlayışa geçit vermemek için yapılan yapısal reformlara değinen Tunç, şöyle konuştu:

"Bunlardan birincisi Milli Güvenlik Kurulunun sivilleştirilmesi, ikincisi Yüksek Askeri Şura, Jandarmanın İçişlerine bağlanması, Genelkurmayın Milli Savunma Bakanlığına bağlanması, yıllardır darbecilere gerekçe gösterilen İç Hizmet Kanunu 35. maddesi... Bunlar kaldırıldı. Hakimler Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesinin yapısı demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirildi. 'Darbeciler yargılanamaz' diye madde vardı Anayasa'da, bunlar değiştirildi. 'Gerektiğinde sıkı yönetimi ilan edilebilir' diye madde vardı Anayasa'da. Bunlar kaldırıldı. Bunlar Türkiye'nin çok büyük kazanımları. Şimdi bu kazanımları daha da ileriye taşımak için işte yeni anayasayı bunun için söylüyoruz. Her ne kadar vesayetçi anlayıştan, darbeci anlayıştan uzaklaştırmışsak da o vesayetçi ruhu azaltmaya çalışmışsak da darbecilerin yaptığı bir Anayasa'yla yolumuza devam ediyoruz."

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Tunç, anayasa değişikliğinin Terörsüz Türkiye ile ilgili olmadığını belirterek, Terörsüz Türkiye sürecinin açıklığa kavuştuğundan itibaren Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatının koordinasyonu sonucunda bu noktaya gelindiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bu koordinasyonun sağlandığını vurgulayan Tunç, "1990'lı yılların koalisyon hükümetleriyle bu başarı olmaz. Bir buçuk yılda değişen hükümetler, Adalet Bakanlığının başka bir partiye, Dışişlerinin başka bir partiye bağlı olduğu durumlarda o görüş birliğinin sağlanması mümkün değil. Cumhur İttifakı olarak burada tam bir koordinasyon ve uyum içerisinde bu başarı sağlandı." diye konuştu.

Anayasa ile ilgili AK Parti'de oluşturulan kurula da değinen Tunç, Meclis'te anayasayla ilgili çalışmaların farklı alanda yürüyeceğini aktardı.

Bakan Tunç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) görülen davalarla ilgili bir çarpıtmanın söz konusu olduğunu ifade ederek, "Son 10 yılda tüm ülkeler bakımından 47 ülke var, 710 bin 739 dava AİHM'nin önüne gelmiş. Bunun 11 bin 252'si hakkında ihlal kararı verilmiş. Tüm ülkeler bakımından ihlal oranı yüzde 1,58. Türkiye için 102 bin dava gitmiş AİHM'nin önüne 1193 ihlal olmuş. 1,7 yani ihlal oranı bakımından da ortalamanın altındayız." bilgisini verdi.

"SORUŞTURMANIN SONUCUNU BEKLEMEK GEREKİR"

"Adalet Bakanı olarak bir hakim veya savcıyı arayıp talimat vermeniz söz konusu mudur?" sorusuna ilişkin Tunç, yargının bağımsız ve tarafsız şekilde soruşturmaları yaptığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İstanbul'daki para kulelerini yargı nereden öğrendi, CHP'nin medyaya vermesiyle öğrendi. Oradan başlayan ve alınan ifadeler sonrasında ortaya çıkan birtakım delillerle soruşturmalar genişletildi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili ve bir kısım ilçe belediye başkanları ile ilgili bağlantılı olan itirafçıların ifadeleri ve bu itirafçıların çoğu kendi arkadaşları. Şimdi Manavgat'taki durum, önce sahip çıkmaya çalıştılar ama suçüstü görüntüleri yayınlandığında bu sefer 'inanamadık' diyorlar. Daha inanamadığınız başka deliller ortaya çıktığında ne yapacaksınız, mahcup olursunuz o zaman, soruşturma devam ediyor.

"ŞİLE'DE BELEDİYE BAŞKANI GÖZALTINA ALINDI, HİÇ SAHİP ÇIKMADILAR"

Şimdi Şile'deki suçüstü durum, neden sessiz kaldılar bugüne kadar? Şile'de belediye başkanı gözaltına alındı, hiç sahip çıkmadılar. Çünkü, suçüstü yapıldığını önceden öğrendiler ve sahip çıkmadılar. Özellikle belediyelerle ilgili soruşturmalar başladığı andan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili soruşturma başladığı andan itibaren hemen 'bu soruşturma siyasidir' dediler. Nereden biliyorsunuz, yani dosyanın içeriğini bilmiyorsunuz, daha sorgusu yapılmadı, daha bir sual sorulmadı, ne sorulacağını bilmiyorsunuz, savunmasının ne olacağını bilmiyorsunuz, elde edilen dijital materyallerin ne olduğunu bilmiyorsunuz hemen sahip çıkıyorsunuz. Burada soruşturmanın sonucunu beklemek gerekir."

"YALNIZCA MUHALEFET PARTİLERİNE YÖNELİK Mİ SORUŞTURMALAR VAR?"

Bakan Tunç, "Yalnızca muhalefet partilerine yönelik mi soruşturmalar var?" sorusuna ilişkin, AK Partili belediyelere de soruşturma açıldığını, geçen 5-6 yıl içerisinde 30 davaya AK Partili belediyelerin muhatap olduğunu söyledi.

Bu konuyla alakalı şu anda 13 kişinin mahkum olduğunu, 7 davanın devam edip 10 beraatın bulunduğunu bildiren Tunç, yargının hangi partiden olursa olsun yanlış yapanın, yolsuzluk yapanın üzerine gitmek durumunda olduğunu vurguladı.

Geçmiş dönemlerde yargının da darbeci, vesayetçi anlayışın etkisinde kaldığını anlatan Tunç, şu anda Türk yargısının her zamankinden daha bağımsız ve tarafsız olduğunu dile getirdi.

Bakan Tunç, 25 bin hakim ve savcının 17 bininin 2016'dan sonra göreve başladığını, birinci sınıf hakim ve savcı sayısı çoğaldıkça İstinaf'taki daire sayısının artırabileceğini söyledi.

"Kamuoyu araştırmalarında yargıya olan güven oranlarını yeterli buluyor musunuz?" sorusu üzerine Tunç, Türk yargısıyla ilgili dünyada kara propaganda olduğunu ifade etti.

Tunç, 10. Yargı Paketi'ndeki düzenlemelere de değinerek, şöyle devam etti:

"Pakette birçok düzenleme vardı özellikle özel infaz usulleri, konutta infaz, hasta, tutuklu, hükümlerin ve yaşlıların cezalarını infazıyla ilgili onların uygulanabilirliğini artırma noktasında mevzuatımızda düzenlemeler yapıldı. Tabii, bunlarla yetinmeyeceğiz. Şimdi ceza adaletiyle ilgili ikinci paketimiz 10. pakette yasalaşmayan, Meclisin gündemi nedeniyle geri bırakılan bazı düzenlemeler vardı."

MİNGUZZİ DAVASI

Bakan Tunç, Kadıköy'de, bıçaklanarak öldürülen 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi'nin davasını yakından takip ettiklerini, yargılamanın etkin şekilde devam etmesi ve sanıkların, şüphelilerin, suça sürüklenen çocukların cezayı alabilmeleri noktasındaki yargının gerekli hassasiyeti gösterdiğini vurguladı.

Söz konusu davadan sonra suça sürüklenen çocuklarla ilgili mevzuatta nelerin yapılabileceğini masaya yatırdıklarını anlatan Tunç, "Geleceğimiz olan yavrularımızı her türlü tehlikeden, şiddetten, bağımlılıktan korumak bizim asli görevimiz. Bu konuda da gerek Aile Bakanlığımız gerek İçişleri, Adalet birlikte çalışmalarımız var. Bu konuda özellikle hem suça sürüklenen çocuklar bakımından daha etkin bir soruşturma ve kavuşturma yapılabilmesi hem de suç mağduru çocukların özellikle haklarının korunması bakımından yapacağımız bazı çalışmalar var, bunları da son aşamaya getirdik." şeklinde konuştu.

Tunç, trafikle ilgili 10.Yargı Paketi'nde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuyla ilgili bir maddenin yasalaştığını anımsatarak, şunları kaydetti:

"Trafikte makas, drift atma, yol kesme, ölümlü kazaya sebebiyet verdikten sonra olay yerini terk etme, ambulans bile çağırmadan buna ilişkin özellikle suç teşkil eden hapis cezası gerektiren hususlarla ilgili olarak kanun taslağımızı hazırladık. TBMM grubumuza gönderdik, grubumuzda bu konular tartışılıyor. Önümüzdeki yasama sürecinde 11. pakette bunlar yerini alacak."

Adalet Bakanı Tunç, atamalarla ilgili gelecek günlerde müjdelerin verileceğini sözlerine ekledi.