Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) Sofya Ofisi Başkanı Maria Simeonova’nın kaleme aldığı analizde, Avrupa’nın Türkiye ile ilişkilerini sadece normatif değerler üzerinden değil, jeopolitik ve ekonomik gerçeklikler üzerinden yeniden inşa etmesi gerektiği ifade edildi.
"TÜRKİYE, AKILLI VE DENGELİ BİR BÖLGESEL AKTÖR"
Raporda Türkiye, değişen küresel düzen içinde stratejik özerklik arayışı güden becerikli bir orta güç olarak tanımlandı. Ankara’nın özellikle Orta Koridor, Trans-Hazar rotası ve Karadeniz güvenliğindeki rolü vurgulanarak, şu ifadeler kullanıldı:
"Türkiye, değişen küresel düzen içinde stratejik özerklik arayışı güden becerikli bir orta güç olarak ortaya çıkmıştır. Avrupa'nın enerji güvenliği ve ulaşım entegrasyonu açısından Türkiye ile iş birliğini derinleştirmesi zarurettir."
Ayrıca Türkiye’nin, Rusya ile ilişkilerde denge kurabilen, ancak aynı zamanda Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunan bir çizgi izlediği kaydedildi.
AB-TÜRKİYE SAVUNMA İŞ BİRLİĞİNDE YENİ DÖNEM
Türkiye’nin savunma sanayiindeki yükselişine dikkat çekilen analizde, Avrupa Birliği’nin savunma mekanizmalarına Türk firmalarının katılımının yeni iş birliklerine zemin hazırlayabileceği ifade edildi.
“1970'lerden bu yana Batı'nın uyguladığı çok sayıda silah ambargosu, Türkiye'yi yerli silah üretimine büyük yatırımlar yapmaya itmiştir. Türkiye'nin silah ihracatı 2015-2024 yılları arasında %103 oranında artarak ülkeyi şu anda dünyanın en büyük 11. silah ihracatçısı konumuna geldi. Türk savunma sanayinin büyüyen ayak izi, başta Balkanlar olmak üzere İspanya, Portekiz ve İtalya gibi Avrupa'daki askeri anlaşmalarda da giderek daha görünür hale geliyor. Bu potansiyel, Avrupa'nın stratejik projeleriyle bir araya getirildiğinde karşılıklı fayda sağlayacak geniş bir alan oluşturabilir.”
'TÜRKİYE İLE STRATEJİK DİYALOG KAÇINILMAZ'
ECFR, Brüksel’e Türkiye ile sadece savunmaya değil, enerji, dijital dönüşüm, ulaşım ve yeşil kalkınma gibi alanları da kapsayan üst düzey bir jeopolitik diyalog önerdi. Analizin sonunda şu çağrı yer aldı:
“Avrupa artık Türkiye ile iş birliğini geçici çıkarlar üzerinden değil, uzun vadeli stratejik bir perspektifle yönetmeli. Türkiye, AB için değerleri tam örtüşmese de kaçınılmaz bir ortak haline gelmiştir.”