Gazete Memur

72 çocuk, iş yerlerinde hayatını kaybetti

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin yayımladığı rapora göre, 2024-2025 eğitim öğretim yılında çalışırken hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı en az 72 oldu. Bu rakamın bir önceki yıla göre yüzde 10'luk bir artışa tekabül ettiği belirtilirken, ölen çocukların 20'sinin 14 yaşından küçük olduğu kaydedildi. Raporda, çocuk işçi ölümlerinin yüzde 28'inin tarım sektöründe meydana geldiği ve Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) kapsamında çalışan çocukların da hayatını kaybettiği vurgulandı.

Giriş:
Güncelleme:

Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, çocuk işçiliği ve iş cinayetleri üzerine bir rapor yayımladı. Raporda, geçtiğimiz yıl 72 çocuğun çalışırken yaşamını yitirdiği ve bu durumun, artan yoksulluk ve uygulanan politikalarla bağlantılı olduğu belirtildi. İSİG Meclisi, raporda çocuk işçiliğinin yasaklanması ve mesleki eğitimin yeniden düzenlenmesi yönünde taleplerini de dile getirdi.

Öte yandan İSİG Meclisi, aynı dönemde farklı kaynaklarda 18 yaşında iş cinayetinde ölen 14 çocuğun bulunduğunu, bunların kaçının bu yaşı doldurup reşit statüsü kazandığını bilmediklerini rapora ekledi. Buna göre, bu yaşta ölen 14 işçinin içinde, çocuk işçilerin de bulunabileceğinin altı çizildi.

'OSB, ÇOCUK İŞÇİ ÖLÜMLERİNİ KENT MERKEZLERİNE TAŞIYOR'

Çocuk işçiliğin hem yoksulluk hem de bilinçli politikalarla kent merkezlerine taşındığının belirtildiği raporda, "MESEM’de gördüğümüz üzere bizzat devlet politikalarıyla kitleselleştirilen çocuk işçilik ve tüm Anadolu kentlerinde yoğunlaşan Organize Sanayi Bölgesi (OSB) gerçekliği artık çocuk işçi ölümlerini kent merkezlerine ve çeperlerine taşıyor. Artık çocuk işçiler her yerde" denildi.

Bu dönemde tarım sektöründe 20, sanayi sektöründe 19, inşaat sektöründe 17 ve hizmet sektöründe 16 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Tüm çocuk işçi ölümlerinin yüzde 28'ini tarım sektöründe meydana gelen cinayetler oluşturdu. Son 12 yılda meydana gelen çocuk işçi ölümlerinin yüzde 65'i, İSİG Meclisi'nin çetele tutmaya başladığı 2013-2014 yıllarında cinayetlerin yüzde 53'ü tarım sektöründeydi.

Raporda, "Hayali, bisiklet almak olan 12 yaşındaki Harranlı fındık işçisi Zeliha’nın yaşını araştırmalarımız sonucu bir ay sonra öğrenebildik. Ya beraber öldükleri 13 yaşındaki İbrahim ve 16 yaşındaki Abdullah’ın çocuk oldukları bilgisi paylaşıldı mı? 40-50 derece sıcakta çalışırken serinlemek veya banyo yapma ihtiyacını karşılamak için dereye giren tarım işçisi çocuklar ölüyorlar. Onlar için ne yaptılar? PR yapmayın! Tarım işçisi çocukları yaşatmak için çalışın!" denilerek çocuklardan birkaçı hatırlatıldı.

ÇOCUK İŞÇİ YAŞI 10'A DÜŞTÜ

Son iki okul yılında en az 15 çocuk, MESEM adı altında sanayide veya inşaatlarda çalışırken yaşamdan koparıldı. Ayrıca aynı dönemde Mesleki Teknik Anadolu, Ticaret, Denizcilik gibi liseler kapsamında staj yaparken 7 çocuk hayatını kaybetti.

505 bini 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşan MESEM'lerde çocuklar, patronlara hem ucuz işgücü, hem de kamu kaynaklarından aktarılan finansman olarak kullanıldı. Ele alınan okul yılının başlangıcında, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 18 kentte “zanaat atölyeleri” ve 4 kentte açılan "meslek ortaokulları" ile işçiliği 10 yaşına kadar geriletti.

İSİG Meclisi, 2025-2026 eğitim öğretim yılı başlarken taleplerini şöyle sıraladı:

1- Çocuk işçilik yasaklanmalı, mesleki öğrenim çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olmalıdır. Mesleki eğitime karşı değiliz ama yoksul çocukları 10 yaşından itibaren ucuz emek haline getiren, çocukluklarını yaşatmayan, köle gibi çalıştıran, iş cinayetlerinde öldüren adına mesleki eğitim denilen ucube düzenlemelere karşıyız. MESEM’ler bir eğitim-öğrenim işlevi görmemektedir. MESEM’li çocuklar işi bedava ve ağır koşullarda çalıştırılarak öğrenmektedir. Bu anlamda MESEM’leri revize etmek imkansızdır. MESEM’ler kapatılmalıdır.

2- Eğitim her kademede tamamen parasız olmalı, 4+4+4 eğitim sisteminden vazgeçilmeli ve müfredat aklın ve bilimin ışığında yenilenmelidir. Sorun, zorunlu eğitimin kaç yıl olacağı tartışmasında değil tam da buradadır. Yine Türkiye çapında okullarda bir öğün yemek verilmeli ve yoksul çocukların ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır. Ulaşım sorunlarına çözüm oluşturulmalıdır. Okulların diğer tüm ihtiyaçları karşılanmalı, öğretmen atamaları yapılmalıdır. Bütçede eğitime aktarılan kaynak artırılmalıdır.

3- Yaşam alanlarımız uyuşturucu ve çeteleşmeden temizlenmeli, çocukların gelişimine uygun bir hale getirilmelidir. Suça sürüklenen çocuklar tartışmasındaki duruşumuz bu bakış açısıyla somutlaşacaktır. Acil yapmamız gereken yaşam alanlarımızda çeteleşmeye karşı örgütlenmek ve alternatif bir yaşamı örmektir.

4- Çocuk işçiliğe, geleceksizleştirmeye, paralı eğitime karşı işçi sınıfı mücadelesinin bir parçası olduğu bilinciyle güçlü bir gençlik hareketi oluşturulmalı ve bu süreçten etkilenen her yaş grubu örgütlenmelidir. Bu noktada bizler üzerimize düşeni yaparken ve gençlerimizin attığı-atacağı adımların da yanında olacağımızı belirtmeliyiz.

Dilan KAYA / KARAR