Enflasyonla mücadele programı çerçevesinde uygulanan yüksek faiz düşük kur politikası, büyüme rakamlarını aşağı çekti. İhracatın büyümeye etkisi negatif olarak kaydedilirken, değerli TL sebebiyle özellikle tüketim malı ithalatında hızlı yükseliş dikkat çekiyor. Veriler, geçen yılın tamamında 54,5 milyar dolar olan tüketim malı ithalatının, mayıs ayı itibarıyla yıllık 56,8 milyar dolara ulaştığını gösteriyor. Bu rakam, 69,1 milyar dolarla ülkemizin en büyük giderlerinden olan enerji ithalatına yaklaşıldığını gösteriyor. Tüketim ithalatındaki artış, ihracat pazarlarında zorlanan üreticinin iç piyasa da savunmasız kalmasına sebep oluyor.
İş dünyası, Türkiye’de faizlerden dolayı yatırımın çok pahalı hâle geldiğini belirtirken, düşük kur sebebiyle de ihracat pazarlarında sıkıntı yaşadıklarına vurgu yapıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe, mayıs ayında 24,8 milyar dolarla bütün zamanların en yüksek aylık ihracat değerine ulaştıklarını, buna rağmen hedefin gerisinde olduklarını belirterek “Üretim ve ihracata dayalı büyüme modelinden uzaklaşıyoruz” uyarısı yaptı ve Türkiye’nin ilk çeyrekteki yüzde 2’lik büyümesinin ana sürükleyicisinin tüketim olduğunu vurguladı.
BÜYÜMEYE KATKIMIZ OLMADI
Tüketimin büyümeye katkısı olmadığını söyleyen Gültepe mayıs ayı ihracat rakamlarını açıklarken “Tüketim büyümeye 1,56 puan katkı sağladı. Net ihracatın katkısı eksi 0,56 puanda kaldı. Yani büyümeye katkımız olmadı. Bu sonuç bize üretim ve ihracata dayalı büyüme modelinden uzaklaştığımızın sinyallerini veriyor” diyerek üzüntüsünü dile getirmişti.
SEKTÖRLER KAN KAYBETTİ
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, ihracatta sınırlı artış olmakla birlikte özellikle emek yoğun sektörlerde daralma yaşandığını, Türkiye’deki sektörlerden üçte ikisinin ihracatının azaldığını dile getirdi.
ÜRETİCİ ZORLANIYOR İTHALATÇI SEVİNİYOR
▪️ İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, ihracatta sınırlı artış olmakla birlikte alt gruplara bakıldığında özellikle emek yoğun sektörlerden başlayarak bazı önemli sektörlerde daralma yaşandığını belirterek “Türkiye finansal açıdan pahalı bir ülke hâline geldi. Yatırım yapma kabiliyetimiz geriliyor. Yurt içindeki rakamlarımız, maliyetlerimiz birçok rakiplerimize göre daha yüksek noktalarda. Bütün bunları bir araya getirdiğiniz zaman, sürdürülebilir bir ihracat yapmak zorlaşıyor. Türk lirasının aşırı değerlenmesi üreticiyi ve ihracatçıyı zorluyor, ithalatçıyı ise sevindiriyor. Döviz artışı yüzde 18-19 bandında ama enflasyon yüzde 45, ücret artışları yüzde 50 mertebesinde. Dünyanın hiçbir yerinde döviz ve enflasyon arasındaki makasın bu kadar açıldığı bir süreci yönetmek kolay değildir” ifadesini kullandı.
▪️Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın orta-yüksek ve yüksek teknoloji yatırımları için ‘Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi’ programının büyüklüğünün 500 milyar liraya çıkarıldığı açıklamasının çok önemli ve değerli olduğunu vurgulayan Avdagiç “Burada faiz oranları yüzde 15 ile yüzde 30 arasında değişiyor. Burada olabildiğince yatırımcı lehine değerlendirmeler yapılarak makul finansman paketiyle bu kredinin yatırımı taahhüt eden firmalara kullandırılması önemli. Çok hızlı ve etkin şekilde potansiyel yatırımcıya bu paketteki teşviklerin oluşturulması önemli” dedi. Avdagiç, son iki yıldır yüksek teknoloji ürünü ihracatının gerilediğine de dikkat çekti.
İTHALATTAKİ ARTIŞ YATIRIMCIYI ZORLUYOR
▪️ZÜCDER Başkanı Burak Önder ihracatı kur politikasına indirmemek gerektiğini belirtirken “Lakin bu dönemde ve kısa vadede kur, önemli bir enstrüman hâline geldi. Kur politikası ihracatta rekabetçiliğimizi etkileyen etkenlerden biri. Özellikle yurt içinde ithalatı cazip hâle getirdiğinden hem ihracat pazarlarında hem de içeride üreticiyi zorlayan bir hâl aldı. Bizim sektörümüz önemli bir düşüş yaşamadı ama genel ihracata bakarsak, üreticiler fiyat politikası konusunda zorlanıyor diyebilirim. Çin’in agresif fiyat politikası da çok etken. Sektörde yatırımların azaldığını görüyoruz” dedi.
YENİDEN BÜYÜMEK İÇİN YENİ ADIMLAR ATMALIYIZ
▪️ TİM Başkanı Mustafa Gültepe, ilk çeyrekte sanayinin yüzde 1,8, tarımın yüzde 2 daraldığını belirterek “Bir gerçeği asla unutmayalım ki; tüketimle büyüyebiliriz ama sürdürülebilir kalkınmayı ancak üretim ve ihracatla gerçekleştirebiliriz. Kalıcı refah ve güçlü kalkınma için ihracatın büyümeye pozitif katkı vermesi hayati önem taşıyor. Oysa ihracatın büyüme içindeki rolü giderek zayıflıyor. Rekabet gücümüzü artıracak adımlar atmalıyız. Rekabetçiliğimizi geri alabilirsek ihracatın yeniden büyümenin lokomotifi olacağına inanıyorum” dedi.
TEKSTİLDE KAYIP BÜYÜK
Tekstil ve hazır giyim: Sektör son iki yılda ciddi gerileme yaşadı. 2023’ü düşük büyümeyle kapattı, 2024’te yüzde 30’lara varan üretim kaybı yaşandı. Bu düşüşte, yatırımların yurt dışına kaymasının da etkisi oldu. Bursa ve Denizli gibi tekstil kentlerinde konkordatolar da birbirini izledi. Sektör ihracatında yüzde 5-10 düşüş görüldü.
Gıda ve işlenmiş tarım ürünü: 2025 mayıs verilerine göre bu sektörde yüzde 5,2 gerileme yaşandı.
Çimento-inşaat: Çimento ihracatı 2024 yılında yüzde 14,6 geriledi. İç satışlar deprem bölgesinin imarı ve kentsel dönüşüm çalışmaları sebebiyle yüzde 9,3 arttı.
Çelik: 2023’te küresel taleple artan çelik ithalatı 2024-2025 döneminde düşüş trendine girse de yaklaşık 10 milyar dolar ihracat hedefi bulunuyor.
AVRUPA'YA İHRACAT GERİLİYOR
Hazır giyimde Türkiye’nin ihracatı ocak-nisan döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 azalarak 5,4 milyar dolardı. Bu yılın aynı döneminde hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı 4,6 milyar dolarda kaldı. Polonya’ya sektör ihracatı yüzde 16,2 düşerken İspanya’daki azalma yüzde 13,6 oldu. Sektörün ihracatı Hollanda’da yüzde 8, İngiltere’de yüzde 4,7, Fransa’da yüzde 3,2 geriledi. Kazakistan’a yüzde 49,4, Irak’a yüzde 8,4 ve İtalya’ya yüzde 2,6 ihracat artışı gerçekleşti.
CANAN ERASLAN