Gazete Memur

Sadece 100 kişiden 14'ü “insanca yaşıyabiliyor'

Ekonomideki dar boğaz nüfusun yarısının asgari ücretle geçindiği ülkemizde orta gelirliyi alt gelir grubuna çekti. Alım gücü kademeli şekilde düşerken, daha fazla kişi yardıma muhtaç hale geldi. TÜİK verilerine göre ise her 100 kişiden sadece 14’ü insanca yaşam kriterlerine sahip bir hayat sürüyor.

Giriş:
Güncelleme:

DÜŞÜK MAAŞLI ÇALIŞAN ‘YOKSUL DEĞİLMİŞ’

Türkiye’de ekonomik sistemin bozulması yoksul sayısını hızla artırdı. TÜİK’in Yoksulluk ve Yaşam Koşulları 2024 istatistiklerine göre yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı yüzde 29. Yani 85 milyon nüfuslu ülkemizde yoksul sayısı 25 milyon. Ancak oran 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı olan 79 bin lira baz alındığında yüzde 90’lara yaklaşıyor. Bu da her 100 kişiden 29’nun yardıma muhtaç, 57’sinin ise ancak fatura ödeyebildiğini, tatil ve eğlencenin hayalini bile kuramadığını gösteriyor. Bu grup çalıştığı için istatistiklerde yardıma muhtaç sınıfında yer almıyor.

MUTLU AZINLIKTA GELİR DAĞILIMI UÇURUMU

Emekli aylığıyla ay sonunu zor getirenler de istatistiklerde sürekli yoksulluk ve yardıma muhtaç sınıfında yer almıyor. Aile Bakanlığı verilerine göre 2024’te aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan hane sayısı 3,6 milyona ulaştı. Sosyal yardım harcamalarıysa bir önceki yıla kıyasla yüzde 61 artarak 491,7 milyar lira oldu. Hayatlarının en rahat dönemini yaşaması gereken 65 yaş ve üstü grup artan yoksulluk karşısında çareyi yeniden iş aramakta buldu. 100 kişinin sadece 14’ü ise mutlu azınlık sınıfında yer aldı. Onlar arasında bile gelir dağılımında uçurum dikkat çekici boyutta.

HER 100 KİŞİDEN 86’SI GEÇİNEMİYOR

Türkiye’de yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı yüzde 29,3. Bu da 85 milyon nüfuslu ülkede 25 milyon kişinin yardıma muhtaç olduğunu gösteriyor. Ancak oran 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı olan 79 bin 165 lira baz alındığında yüzde 90’lara yaklaşıyor. Anlamı; her 100 kişiden 29’una maddi destek şart. 57’si, ancak gıda ve bazı faturalarını ödeyebiliyor. Eğitim için ek ders, tatil ve eğlence gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun. Ülkenin mutlu azınlığı ise, 100 kişiden sadece 14’ü...

Türkiye’de ekonomik sistemin bozulması yoksul sayısını hızla artırdı. Yüksek enflasyonist ortamda sabit ücretlilerin gelirinin erimesi orta gelir grubunu alt gelir grubuna çekerken alt gelir grubu ise sayı olarak arttı ve daha çok kişi yardıma muhtaç hale geldi. Ülkede yüksek gelire sahip mutlu azınlık dışında kalan herkes kademeli olarak fakirleşti. Bu durumu devletin kendi rakamları da ortaya koyuyor. TÜİK’in Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistiklerine göre yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı 2024 yılında toplam nüfusun yüzde 29,3’ünün risk altında olduğunu gösteriyor. Yani 85 milyon 664 bin 944 kişilik nüfusta 25 milyon kişi yoksul. Bu her 100 kişiden 29’unun yoksul olduğunu gösterir.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre ise 2024 yılında aşırı yoksulluk sınırının altında yaşayan hane sayısı 3,6 milyona çıkmış. Her hanede en az 4 kişi olduğunu varsaydığımızda yoksul ve yoksun 25 milyonun 14 milyonu aşırı yoksul sınıfında yer almış ve bakanlığın, sosyal yardım harcamaları bir önceki yıla kıyasla yüzde 61 artarak 491,7 milyar liraya ulaşmış. Bu yıl ve önceki üç yıldan en az ikisinde yoksul olan fertleri kapsayan “sürekli yoksulluk” oranı ise 0,7 puan artışla yüzde 13,7’ye çıkmış. Oran yaş gruplarına göre incelendiğinde; 0-17 yaş grubunda yüzde 38,9, 18-64 yaş grubunda yüzde 26,3, 65 ve üstü yaş grubunda ise yüzde 23,3 olarak TÜİK kayıtlarında yer alıyor. Hayatlarının en rahat dönemini yaşaması gereken grup diye düşündüğümüz 65 yaş ve üstü grupta yoksulluk ve yoksunluğun giderek artığı ve yaşamak için çalışmak zorunda kaldıkları da bir başka gerçek. Yoksul olmayan ama geliri geçinmeye yetmeyen kişi sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Ülkede her 100 kişiden 57’si faturalarını ödemekte zorlanıyor, eğitim için çocuğuna ek ders, eğlence ve tatil gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Mutlu azınlık ise 100 kişide sadece 14 ile sınırlı. Onlar arasında bile gelir dağılımında uçurum var.

EVE 79 BİN LİRA GİRMİYORSA FATURALAR ÖDENEMİYOR

75 bin liralık yoksulluk sınırı ile yapılan hesaplamalar ise geçinemeyenlerin oranının neden yüksek olduğunu gösteriyor. Yoksulluk sınırı gıda harcaması ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçları kapsıyor ve bunların tümü için 4 kişilik bir ailede eve en az 79 bin 165 liranın girmesi gerekiyor. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 36 bin 681 lira. Türkiye’de istihdam edilenlerin sayısı 32 milyon 531 bin kişi. Merkez Bankası verilerine göre çalışanların yüzde 43.1’i asgari ücret alıyor. Yani 14 milyon kişi aylık 22 bin 104 lira 67 kuruş ile geçinmek zorunda. 4 kişilik ailede iki kişi asgari ücret alsa haneye giren toplam para 44 bin 208 lira yapıyor. Bu para, en düşük kiranın 15 bin lira olduğu varsayıldığında kira ve gıda harcamasına ancak yetiyor. Eğitim ve faturalar açısından yardıma muhtaçlık durumu oluşuyor. Tatil ve eğlence harcaması ise bu gruptaki kişiler için artık hayal bile değil. Ama çalıştıkları için istatistiklerde yardıma muhtaç sınıfında yer almıyorlar. Yine en düşük emekli maaşı ile geçinmek zorunda olanlar da istatistiklerde sürekli yoksulluk ve yardıma muhtaç görünmüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı emekliye, yardıma muhtaçlara verilen fitrenin caiz olduğunu açıklayarak bu grubun da geçinemediğini teyit ediyor. Fertlerin yüzde 57,5’i evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 39,3’ü iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, yüzde 26,8’i beklenmedik harcamaları, yüzde 15,1’i evin ısınma ihtiyacını, yüzde 59,6’sı ise eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını beyan ediyor.

MASRAFA YETİŞEMEYEN BORCUNU ÖDEMEDİ

Türkiye’deki borçluluk oranı ise oldukça yüksek. Konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranı 2024 yılı itibarıyla yüzde 56,8 olarak hesaplandı. Geçen yıla göre bu oran 1,2 puan azalsa da, borç ödemeleri büyük bir kısmın ekonomisine yük getirmeye devam ediyor. Nüfusun yüzde 39,1’i bu ödemelerden “biraz” yük hissettiğini belirtirken, yüzde 12,5’i ise “çok büyük” yük hissettiğini ifade ediyor. Yüksek fiyatlar karşısında maaşı sürekli eriyen çalışanlar ödeme güçlüğü çekip borcu borçla kapatsa da artık belli bir noktadan sonra alınan borçlar da ödenemez hale geliyor. Türkiye Bankalar Birliği tarafından yapılan açıklamaya göre, bireysel kredi ve kredi kartı ödemelerini zamanında yapmayarak yasal takibe düşenlerin sayısı işte tüm bu nedenlerle 2024’te yaklaşık yüzde 39 oranında artmış durumda.

BÜYÜMEYİ HİSSETMEDİK

Ekonomist Mahfi Eğilmez de yaptığı bir hesaplama ile gelir dağılımı eşitsizliğini ve ekonomik büyümenin fertlere yansımadığını gözler önüne sermiş. Profesör Eğilmez hesabını 3 kişilik çekirdek aile için yapmış . Buna göre Türkiye’de 2024 yılında kişi başına ortalama yıllık gelir 15.463, aylık 1.288 dolar olmuş. Üç kişilik bir çekirdek aile için bu (1.288 x 3 =) 3.864 dolar ediyor. Bunu ortalama kurla çevirirsek (3.864 x 32,77 0 =) 126 bin 623 lira ediyor: 2024 yılında asgari ücret net 17 bin 2 lira. Mafi hocanın örneğindeki üç kişinin de 2024 yılında asgari ücretle çalıştığı varsayılıyor. Bu durumda ailenin aylık geliri (17.002 x 3 =) 51 bin 6 lira olarak hesaplanıyor. Bu durumda bu ailenin geliri, ortalama gelir olan 126 bin 623 liradan 75 bin 617 lira daha az görünüyor. Bu basit hesap bile Türkiye’de gelir dağılımının ne kadar bozuk olduğuna en güzel kanıtı.

ALIM GÜCÜ SÜREKLİ DÜŞÜYOR

İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) raporu Türkiye genelinde orta gelir grubunun nasıl giderek fakirleştiğini gözler önüne serdi. İPA Başkanı Buğra Gökçe, “Türkiye’de 2021 yılı ve sonrasında yaşanan yüksek enflasyon, ortanca hanehalkının net reel gelirini erozyona uğrattı ve bu dönemde önemli ölçüde tepedeki bir avuç insana, üst sınıfa servet transferi yapıldı. Türkiye’de yoksul ve her an yoksulluğa düşecek hanelerin toplamı, toplam hanelerin üçte birinden fazla. Türkiye’de çalışan orta sınıfın merkezi olan İstanbul’da, ortanca hanehalkının refah kaybı Türkiye hanehalkı ortalamasından daha fazla oldu. İstanbul’daki hane halkının 2007’deki 100 TL’lik alım gücü 2023’te 35 TL’ye geriledi. 2007 yılında İstanbul’daki ortanca hane halkının geliri asgari ücretin 4 katı iken, bu oran 2023’te 1,4 asgari ücret düzeyine indi” dedi.

7’DEN 70’E HERKES ZORDA

CHP Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, fiyatların sürekli yükseldiğini iş bulamayanların pazarda tezgah açtığını ve çiftçinin borcunun katlandığını söyledi. Gürer, “Ülkede 7’den 70’e kimse geçinemiyor. Tarlada çiftçi artan girdi maliyetleri karşısında çaresiz. Çiftçilerin bankalara olan borcu 2014 yılında 46 milyar lira iken, son 10 yılda bu rakam 868 milyar liraya ulaştı. Bu yılın ilk üç ayında ise 111 çiftçinin traktörü icra yoluyla satışa çıkarıldı. Pazarda esnaf, artan maliyetler karşısında zorlanmakta ve bu durum, ürün fiyatlarının yükselmesine neden olmakta. Bu artış, hem esnafı hem de tüketiciyi olumsuz etkilemekte. Özellikle emekliler, aldıkları maaşla geçimlerini sağlayamamakta, bu yüzden ek gelir elde edebilmek amacıyla pazarda tezgah açma yoluna gitmekte. Aynı şekilde, iş bulamayan gençler de pazarda tezgah açarak geçimlerini sağlamaya çalışmakta. Bu durum, hem ekonomik sorunların derinleştiğini hem de toplumun farklı kesimlerinin benzer zorluklarla karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor” dedi.

KARAR