TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ Konfederasyonları ile hükümet arasında yürütülen Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerinde ilk teklif Şubat 2025’te verilmiş, Haziran ayı sonuna kadar işveren konumundaki hükümet kanadından herhangi bir adım gelmemişti. Sonrasında da üç tur yapılan tekliflerde ilerleme sağlanamamış, Temmuz ayı sonunda ise işveren tarafının görüşmelerde 2025 ikinci altı ay için yüzde 16,67’lik artış önerdiği, sonrasında bunun yüzde 11’e çekildiği yönünde karşılıklı tartışmalarla süreç kilitlendi. Bu arada, ETİ Maden işletmelerindeki grevin ertelenmesi de hükümet tarafının attığı bir adım oldu.
EKONOMİ’ye bilgi veren kaynaklar, 31 Temmuz günü geç saatlerde, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz TÜRK-İŞ heyetiyle görüşerek yeni bir teklif verilmesiyle düğümün çözüldüğünü belirttiler. HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ bu yeni teklifi olumlu bir adım olarak değerlendirdi ve sendikalara sorma kararı aldı. 1 Ağustos günü sendika başkanlarına iletilen tekliflere ilişkin konfederasyonlar görüş topladı.
HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan: Sonuç almalıyız
1 Ağustos günü bir basın toplantısı düzenleyen HAK-İŞ Başkanı Mahmut Arslan, konfederasyon olarak son teklifi değerlendirilebilir bulduklarını, sendikalara soracaklarını vurgularken, sonuç odaklı bir yaklaşım içinde hareket ettiklerini söyledi. Mahmut Arslan, Kamu Çerçeve Protokolünün bir toplu sözleşme olmadığını hatırlatarak, hükümetin süreci uzatmasından kaynaklı sorun ortaya çıktığını, bu gecikmeden işçi tarafının herhangi bir sorumluluğunun olmadığının altını çizdi.
Mahmut Arslan, kendisinin G-20 kapsamında işçilerin oluşumu olan L-20 toplantısı için iki günlük yurt dışı ziyareti konusunda da yapılan eleştirileri haksız olarak niteleyerek, çok önceden tasarlanmış ve konuşmacı olduğu bir uluslararası platform için ayrıldığını, sadece işçi sorunları değil, Filistin’li sendikacıların talebi doğrultusunda da Gazze’de yaşanan saldırı ve insanlık dramını gündeme getirme görevini de üstlendiğini belirtti.
Anlaşma bekleniyor: Zam oranı aşağı yukarı ortaya çıktı
Hükümetin işçi tarafına ilettiği son teklifle 2025 için ücretler kümülatif olarak yüzde 50’nin üzerine taşındı. Net artışlar belli olmamakla birlikte yüzde 40-50 aralığında bir artış sağlanmış oldu. Sözleşme, ağır ve kritik işler için alınan primler, işyeri bazlı farklılaşmalar nedeniyle değişebiliyor. Bu nedenle net ücret artışları her bir sendika ve işyeri için ayrı ayrı sözleşmelerle ortaya çıkacak ancak işçi kanadının ilk taleplerinden uzak olsa da sorunlu bir sözleşmeyi tamamlamak için makul bir seviye olduğu belirtiliyor.
Buna göre, 2025 birinci altı ayda, günlük 1400 TL’nin altındaki taban ücretler 1400 TL’ye yükseltilecek, günlük 40 TL seyyanen zam yapılacak ve bunun üzerine yüzde 24 zam verilecek. Ocak ayından geçerli sözleşmelere uyum sağlamak amacıyla Şubat, Mart ve sonrasındaki aylarda başlayan sözleşmeler için yapılacak hesaplamayla ilave ücret artışları sağlanacak.
Tartışmalı 2025 ikinci altı ay için ise günlük 50 TL’lik seyyanen artışın üzerine yüzde 11 oranında zam yapılacak. Enflasyon bu dönemde yüzde 11’den yüksek çıkarsa, bir sonraki döneme fark ilave edilecek.
2026 birinci altı aydı yüzde 10, ikinci altı ayda yüzde 6 zam yapılacak. Dönem sonundaki enflasyon bu oranların üstündeyse takip eden döneme fark yansıtılacak.
Ağır ve kritik işlerde çalışan işçiler için yüzde 7, diğer işçiler için yüzde 3 oranında prim verilecek.
Bu ücretlerin net ücretlere etkisi işyeri, çalışılan iş ve işçinin mevcut ücretinin vergi dilimine göre değişmekle birlikte, genel olarak net ücretlerde 2025 için yüzde 40-50 aralığına erişildiği, yüzde oran olarak düşük ücretlere etkinin daha da yüksek olabileceği belirtiliyor. İşçi tarafı, genel TÜFE endeksi işçilerin tüketim kalıbını yansıtmasa da enflasyona karşı koruma ve ilave artış sağlanması nedeniyle olumlu bir yaklaşım içinde bulunuyor.
Mehmet KAYA /Ekonomim