Türkiye’de son yıllarda sayıları yüz binleri aşan motorlu kuryeler, bir yandan kent hayatının vazgeçilmez parçası olurken diğer yandan ölümle hayat arasında gidip gelen çalışma düzeninin içine sıkışmış durumda. Trafikte sık sık şikâyet konusu olan, ‘hız yapıyorlar’, ‘kural tanımıyorlar’ denilerek eleştirilen motorlu kuryelerin hikâyesinin arka planında ise görünmeyen, konuşulmayan bir sistem yatıyor… Bu sistemin merkezinde, dijital platformların uyguladığı puanlama ve performans baskısı bulunuyor. Online yemek siparişleri ve kargo dağıtımının büyük bölümünü yöneten uygulamalarda, teslimatı yapan kurye yalnızca ürünü değil, aynı zamanda kendi geleceğini de müşterinin insafına bırakıyor. Her teslimat sonrası verilen puanlar, kuryenin günlük kazancından sistemde kalıp kalamayacağına kadar pek çok kritik başlığı belirliyor.
SİSTEMDE HIZ MECBURİYET!
Puanın yüksek olması, daha fazla sipariş, daha çok kazanç ve prim anlamına geliyor. Düşük puan ise zincirleme cezalandırma sürecini başlatıyor. Kazançtan kesinti, sipariş sayısının düşürülmesi, vardiya kısıtlaması ve nihayetinde sistem dışına itilme… Bu nedenle hız, bir tercih değil, zorunluluk hâline geliyor. Özellikle yemek teslimatlarında müşteri beklentisinin neredeyse tamamen “hız” üzerine kurulu olması, trafikteki riskleri katlıyor. Kuryeler, kurallara uyduklarında siparişi geç götürmekle, hız yaptıklarında ise canlarını tehlikeye atmakla karşı karşıya kalıyor.
MÜŞTERİLERDEN TEHDİT GELİYOR
Mesele yalnızca anlık kazanç kaybıyla sınırlı değil. Teslimat puanları, platformlar arasında dolaşan referans sistemine dönüşmüş durumda. Bir uygulamada düşük puan alan kurye, başka bir şirkete başvurduğunda aynı gerekçeyle reddedilebiliyor. Bu durum, bütün geçimini bu işten sağlayan kuryeleri bir anda işsiz ve borçlu bırakabiliyor. Öte yandan puanlama sistemi, bazı müşteriler tarafından açık bir baskı aracına da dönüşüyor. “Hızlı gelmezse düşük puan veririm” şeklindeki mesajlar ve yorumlar, kuryelerin üzerinde sürekli bir tehdit hissi oluşturuyor.
4 YILDA 224 MOTOKURYE ÖLDÜ
Rakamlar yapıyla ilgili sıkıntının bedelini açıkça ortaya koyuyor. 2021-2025 yılları arasında Türkiye genelinde 224 motokurye trafik kazalarında hayatını kaybetti. Her biri, çoğu zaman birkaç dakikalık hız baskısı uğruna yitirilen hayatlar… Geride kalan aileler, yarım kalan borçlar ve sessizce kapanan dosyalar ise bu sistemin görünmeyen yüzünü oluşturuyor. Uzmanlar, problemin yalnızca kuryelere “Daha dikkatli olun” çağrısıyla çözülemeyeceğini vurguluyor. Puanlama ve teslimat süreleri yeniden düzenlenmeden, hızın tek başarı ölçütü olmaktan çıkarılmadan hem kazaların hem de toplumsal gerilimin artarak süreceği belirtiliyor.
İNSAN GİBİ ÇALIŞTIM İŞSİZ KALDIM
Sistemin dışına atılan kurye Sedat Arabacıoğlu yaşadıklarını söyle anlatıyor: Bu işe girerken kurallara uyarak, dikkatli çalışırsam uzun süre ekmeğimi kazanırım diye düşündüm. Ama sistem bunu cezalandırdı. ‘Yavaş teslimat’ gerekçesiyle puanım düştü. Önce siparişlerim azaldı, sonra tamamen sistem dışı bırakıldım. Motoruma krediyle girdim, borcum duruyor ama işim yok. En acısı da başka bir platforma başvurduğumda, puanım düşük diye oradan da geri çevrildim. İnsan gibi çalışmanın bedelini işsizlikle ödedim.
BU SİSTEMDE YAVAŞ GİDEN TUTUNAMAZ
Kimse isteyerek hız yapmıyor” diyen kurye Ahmet Şenocakor “Bu sistemde yavaş gidersen tutunamazsın. Puan her şey demek. Puan düşünce kazanç düşüyor, kazanç düşünce geçim bitiyor. Müşteri ‘hızlı gelmezse düşük puan veririm’ diye mesaj atıyor. O an ya kurala uyacaksın ya da puanını koruyacaksın. Çoğu zaman mecburen gazı açıyoruz” şeklinde konuştu. Şenocak “Kafamızda sürekli aynı düşünce var: Bir kaza mı, yoksa düşük puan mı? İşte bu yüzden trafikte bu hâldeyiz” ifadelerini kullanıyor.
Kaan ZENGİNLİ