Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ekonomi politikalarının odak kitlesi sermayedarlar ve finans çevreleri, yıl başının aksine düşük enflasyona olan beklentilerini kaybetti. Yıl sonu için enflasyon tahminlerindeki düşüş serileri yaz aylarında bozulan Piyasa Katılımcıları Anketi'nden yine yükseliş çıktı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi'ne göre, Tüketici Fiyat Endeksi'nde (TÜFE) yıl sonu artış beklentisi yüzde 31,77'den yüzde 32,20'ye yükseldi. Aynı ankete göre 12 ay sonra yıllık enflasyon beklentisi de artarak yüzde 23,49 oldu.
Asgari ücret için en büyük lobi faaliyetlerini yürüten, ücret pazarlığı masasında iktidarla blok oy kullanarak istediklerini alan sermayedarlar da enflasyonu yüksek bekledi. Piyasaya göre şekillendirilen ücretlerle çalışan, emeğiyle geçinenler içinse göstergeler, planları ortaya koyuyor. Asgari ücrette önce uluslararası bankaların, sonra başta Bakan Şimşek ve uygulayıcısı olduğu IMF'nin hedefleri, "kemer sıkma"yı derinleştirerek ücretlerde reel kayıp yaratmak. Resmi enflasyon oranlarıyla dahi eksiye giden ücret zammı anlamına gelen reel kayıp, artık ara zam yapılmayan asgari ücrette geçen yıl da yaratılmıştı.
Ücretleri daha yılın ilk çeyreğinde açlık sınırının altında kalan, birikimli kayıpları milyar liraları bulan emekçilerin ise gözü kurulacak ücret masasında. Aralık ayında kurulması planlanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu masasının ise ayakları henüz belli değil. İşçileri temsilde tek yetkili olan Türk-İş'in, göstermelik masaya oturmayacaklarını açıklaması ve Hak-İş'in aynı kararı tekrar eden açıklamalarıyla asgari ücrette zammın nasıl belirleneceği soru işareti yarattı. Masada her zaman beraber hareket eden iktidar ile işveren temsilcileri ise farklı amaçlarla masanın genişlemesini tartışmaya açtı.
TOBB, İSO gibi sermaye örgütlerinin, masada işveren adına tek yetkili TİSK'in yanına oturmak istediği biliniyor. Öte yandan işçi temsilcisi sendika konfederasyonları da, daha demokratik yapının sağlanmasını istiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın davetiyle bir araya gelen temsilciler ile DİSK ve Hak-İş de "Üçlü Danışma Kurulu" adıyla masanın yapısına ilişkin önerilerde bulunmuş, toplantıdan herhangi bir resmi sonuç çıkmamıştı.
Resmi takvime göre Aralık'ta kurulacak masayı bekleyen belirsizlik sadece taraflar değil. Piyasanın, "işaret" niteliği de taşıyan enflasyon beklentileri ücret zamlarında ısrar edilecek noktayı da gösterdi.
AYLIKLAR BU YIL AÇLIK SINIRINI BİR KEZ BİLE GÖRMEDİ
Hedef, öngörü ve gerçek enflasyonun da altında, yüzde 30'luk zam oranıyla yıla başlayan asgari ücret, bu yıl bir kez bile açlık sınırını görmedi.
Türk-İş'in gösterge niteliğindeki açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasında, 4 kişilik bir ailenin sadece yaşamsal olarak gereken gıda harcamasını ifade eden açlık sınırı, Ocak 2025'te dahi 22 bin 104 liralık asgari ücretin 27 lira üzerindeydi.
Yıl boyu borçsuz sofra kurmak dahi hayal olurken hayatta kalmak için temel ihtiyaçları ifade eden yoksulluk sınırı da görülmedi. Asgari ücret, ocak ayında 72 bin 88 liralık yoksulluk sınırının yüzde 30'unu ancak karşılayabiliyordu.
Ülkede ortalama ücret haline gelen ve milyonların tek gelir kaynağı olan asgari ücret, son olarak ekim ayında 92 bin 547 lira olan yoksulluk sınırının yüzde yüzde 23,88'inde kaldı.
ÜLKE ASGARİ ÜCRETLİDE AB BİRİNCİSİ
Türkiye, asgari ücretli çalışan sayısında Avrupa birincisi oldu. Ülkede emeğiyle geçinen 11,2 milyon kişi asgari ücretle geçime zorlanıyor.
Eurostat verilerine göre Türkiye, neredeyse 20 AB ülkesinin toplamından daha fazla asgari ücretli çalışana sahip. Avrupa Birliği’ndeki 21 ülke genelinde toplam 12,8 milyon kişi kendi ülkelerinin asgari ücretleri ile çalışırken İngiltere'de bu sayı yaklaşık 1,9 milyon, Türkiye’de ise 11,2 milyon kişi oldu.
Asgari ücretli çalışan sayısı Türkiye'yi takip eden ilk ülke olan Fransa'da 3,5 milyon, üçüncü sıradaki Almanya'da 3,2 milyon olarak hesaplandı.
Melisa AY/ Birgün