Her yıl eğitim alanındaki gelişmeleri izleyerek değerlendiren Eğitim Reformu Girişimi (ERG), 2024- 25 dönemindeki politikaları ve gelişmeleri aktardığı “Eğitim İzleme Raporu (EİR) 2025”i yayımladı. Dün düzenlenen etkinlikte raporun sunumu sosyal bilimciler Kayıhan Kesbiç, Gülen Naz Terzi, Özgenur Korlu ve Ekin Gamze Gencer yaptı.
Sunum öncesi söz alan ve eğitime erişemeyen, okula devam edemeyen her çocuğun aslında koruma sisteminin de ulaşamadığı bir çocuk olduğuna dikkat çeken ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık, “Depremlerden ekonomik daralmaya, zorunlu göçten iklim krizine, küresel öğretmenlik krizinden dijital dönüşüme kadar eğitim, çoklu krizlerin ortasında ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak bu rapor durumun fotoğrafını umutsuz olmamız için çekmiyor, tam aksine neyin mümkün olduğunu, neyin değişebileceğini ve değişmesi gerektiğini gösteriyor” dedi.
BİR MİLYONDAN FAZLA
Rapora göre, 2024-25 eğitim-öğretim yılında, zorunlu eğitim çağında olmasına karşın eğitim dışındaki çocuk sayısı yaklaşık 804 bin 250’ye ulaştı. Bu sayının 611 bin 612’si Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, 192 bin 638 kadarı ise yabancı uyruklu. Bu sayıya 18 yaş ve altında olup örgün eğitim kurumları yerine açıköğretim lisesine devam eden 273 bin 557 çocuk ve okulda geçirdikleri süreden fazlasını işletmelerde geçirdikleri için örgün eğitimde oldukları söylenemeyecek 392 bin 887 mesleki eğitim merkezi (MESEM) öğrencisi de eklendiğinde örgün eğitim dışında kalan çocuk sayısı 1 milyon 470 bin 694.
2024 verilerine göre Türkiye’de çocukların yüzde 39.5’i “yoksulluk veya sosyal dışlanma riski” altında. Bu alandaki Avrupa Birliği (AB) ortalaması ise yüzde 24.2. Yine verilere göre, 15-17 yaş grubundaki her dört Türk çocuğundan birisi işgücüne katılıyor. Günlük düzenli meyve tüketebilen öğrenci yüzde 10’da kalırken her dört çocuktan yalnızca birisi düzenli proteine ulaşabiliyor. Raporda, çocukların örgün öğretimin dışında kalmasının başındaki etkenler ise artan çocuk oranı, neredeyse üçte birinin maddi yoksunluk içinde yaşaması, sosyoekonomik koşullar olarak değerlendirildi. Okulun işlevinin yalnızca eğitim hizmetleri sunmak değil, aynı zamanda çocukları koruyucu kaynaklarla ilişkilendiren bir bağlantı noktası oluşturmak olduğu vurgulanan raporda “Yaygın eğitim örgün eğitimin alternatifi olmamalı” dendi.
Çağdaş Bayraktar