Nasıl Bir Ekonomi TV'de yayınlanan Ekonomi Masası'nda Dr. Barış Esen'in moderatörlüğünde Merkez Bankası'nın sürpriz faiz hamlesi, Dr. Şeref Oğuz ve Koç Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz tarfından değerlendirildi. Oğuz çarpıcı örneklerden yola çıkarak, faizin dövize müdahale ve enflasyonu düşürmede tek başına yeterli bir enstrüman olmadığına değinerek, çarpıcı örenekler verdi.
Türk toplumu kriz algısını dolar üzerinden yapıyor
Oğuz konuşmasında özetle şunları söyledi:
"Merkez ters köşe yaptı. Dövize olan talep tırmanmaya başladı. Hatta döviz bürolarının önünde kuyruklar oluşmaya başlamıştı. Biz kuru enflasyon kıyısında yüzdürmeye çalışırken, onu tutacak olan argüman rezervimizdi. Rezervlerimiz hızla erimeye başladı. İnanılmaz şekilde. Yılbaşından itibaren yaklaşık 20 milyar dolar rezerv eridi. Zar zor biriktirdiğimiz 22,5 milyar doları piyasaya saldık. Niye, 'seçim öncesi aman döviz çıkmasın' diye. Türk toplumu özellikle dolar üzerinden kriz algısını, beklentisini oluşturuyor. Piyasalarda seçimden sonra dövizin artacağı algısı, beklentisi, aurosu bir şekilde oluştu. Bu da açıkçası ekonomi yönetiminin çok güçlü mesajlar verememesinden kaynaklandı. Merkez Bankası döviz rezervleri kalmayınca çaresiz şekilde freni patlayan döviz kamyonuna 500 baz puanlık bir faiz takozu koydu.
Dalağı almışlar, dikişlere bakım yapmazsan enfeksiyondan gidersin
Sorun şu; bu işe yarayacak mı? Faiz tek başına kuru dengelemeye yeterli değildir. Kamunun kendi harcamalarını düzenlemesi lazım, bütçeyi buna göre düzenlemen lazım... Daha doğrusu paralel yürümesi gereken bir operasyon. Şöyle örnek vereyim, dalağınızı aldılar ama dikişlere bakım gösteriyorsunuz. Enfeksiyondan gidersin bu sefer. Sadece faizle olmaz. Faizin de elinden gelen bu kadar. Merkez'in de elinden gelen bu kadar. Bize Mehmet Şimşek lazım. Bize maliye lazım.
John Maynard Keynes'i mezarından getirsen tek başına faiz işe yaramaz
Şimdiki Merkez Bankası Başkanını gönderelim yerine mezarından kaldırıp John Maynard Keynes'i getirelim faizi 5 milyon puan artıralım. Tek başına elinden gelen ancak bu faiz artışının. Enflasyonla mücadele Merkez Bankası'nın kabiliyet alanları dışına çıktı. Peki attığın taş ürküttüğün kurbağaya değecek mi? Bu kadar bedel ödedikten sonra tabii ki iner döviz bu maliyeti ödediğinde. 'Badel harabel Basra' derler, 'harap olduktan sonra Basra'... Peki bu son barut muydu? Kamyon takozdan atarsa yeniden ikinci 500 baz puanlık artış yetecek mi?
Bu 500 puan yetmezse ve sadece bununla kalınırsa, üzerine mali sıkılaştırma yapılmazsa ben bu yolun IMF'e çıkacağını düşünüyorum.
Seçim sonrası maliye politikalarında sıkılaştırm kesinleşti
Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz ise şunları söyledi:
Bu karar umutlu olmamızı gerektiriyor. Seçim sonrasında maliye politikalarında bir sıkılaştırma geleceğine kesin gözüyle bakabiliriz diye düşünüyorum. Maliye politikasında ciddi değişiklikler yapılması lazım. Kamu harcamalarının kısılması lazım. Evet ekonomi daralacak ama enflasyonla mücadele anlamında bunun yapılması lazım. Bu dönemde alt gelir gruplarının da mutlaka korunması gerekiyor.
Bence IMF'e gidilmeli!
"Ben seçimden sonra dövize çok büyük bir talep olacağını düşünmüyorum. Dolar için 50 TL rakam verenler var. Bu gerçeklikten uzak. Ben maliye politikası devreye girmezse enflasyonla mücadelenin başarılı olmayacağını düşünüyorum. Size IMF konusunda katılıyorum. IMF'ye gitme konusunda Mehmet Şimşek'in isteyeceğini düşünüyorum ama Cumhurbaşkanı'nın orada bir sınır çizdiğini düşünüyorum. Çünkü IMF ile program yaptığınızda siyasetçinin söz hakkı kayboluyor. Orada IMF direksiyona geçiyor. Ben bunu Cumhurbaşkanının kabul etmeyeceğini düşünüyorum. Bence gitsek çok iyi olur IMF'e... Çünkü IMF'in uygulayacağı program, şu anda MB'nin uyguladığı ya da Mehmet Şimşek'in uyguladığı programdan çok farklı olmayacak. Ama en azından IMF gücünün de bu programda olması, yabancı sermayenin gelmesi ciddi katkıda bulunur. Ama tabi IMF'e gitmeyi piyasalar daha kötü olduğunda, son kertede gidilebilir diye düşünüyorum. Şu aşamada gidilmeyecektir."